Teknoloji

WordPress, yapay zekâ destekli geliştirme aracı Telex’i tanıttı. Bu yeni araç, kullanıcıların web sitelerini daha hızlı ve etkili bir şekilde oluşturmalarına yardımcı olmak için tasarlandı. Telex, kullanıcıların içerik oluşturma, düzenleme ve özelleştirme süreçlerini kolaylaştıran çeşitli özellikler sunarak, WordPress deneyimini bir üst seviyeye taşıyor. Artık web geliştiricileri ve içerik üreticileri, Telex’in sunduğu yapay zekâ desteği ile daha verimli bir çalışma ortamına sahip olabilecekler. Bu yenilik, kullanıcıların daha yaratıcı projeler geliştirmelerine olanak tanırken, zaman tasarrufu da sağlıyor.

WordPress, Portland’da gerçekleştirilen WordCamp US 2025 etkinliğinde yapay zekâ odaklı yeni aracı Telex’i tanıttı. Automattic CEO’su ve WordPress kurucularından Matt Mullenweg, Telex’in erken sürümünü sahnede gösterdi. Mullenweg, Telex’in istem tabanlı yazılım geliştirme anlayışını WordPress ekosistemine entegre ettiğini açıkladı. Henüz deneme aşamasında olan bu projeye yönelik beklentiler oldukça yüksek.

Mullenweg’in etkinlikteki örnekleri, Telex’in pratik uygulamalarını sergiledi. Bir geliştirici, bu araç aracılığıyla sadece birkaç dakika içinde basit bir pazarlama animasyonu oluşturdu. Bu denemeler, Telex’in Gutenberg bloklarının yaratımında işlevsel olabileceğini ortaya koydu. Gutenberg blokları, web sitelerini oluşturabilecek metin, görsel ve sütun gibi yapı taşlarından oluşuyor. Ayrıca, Telex’in bu blokları ihtiyaç duyan herkes için erişilebilir hale getirmeyi planladığı bildiriliyor.

WordPress Telex ile kullanıcıların talep ettiği blokları hızla üretiyor

Telex, şu anda telex.automattic.ai üzerinden test edilebiliyor. Araç “deneysel” ibaresi taşımasına rağmen, kullanıcılarda büyük bir heyecan yaratmış durumda. Kullanıcılar, istedikleri içerik bloğunu yazarak talep edebilir ve ortaya çıkan sonuçları bir .zip dosyası olarak indirebilirler. Bu dosyalar WordPress’e eklenti olarak yüklenebilir veya WordPress Playground üzerinde test edilebilir. Playground’un tarayıcı üzerinden çalışabilmesi, kullanıcıların bu süreci daha da kolaylaştırıyor.

WordPress Playground, barındırma gerekmeksizin web tarayıcılarında WordPress’i çalıştırma imkanı sunuyor. Bu sayede geliştiriciler, risk almadan yeni blokları test edebiliyor, kullanıcılar ise kendi sitelerine zarar verme riski olmadan denemeler yapabiliyor. Playground’un sağladığı hız ve güvenlik, Telex’in gelişimi açısından önemli bir avantaj oluşturuyor. Bu kombinasyon, geliştiriciler için oldukça verimli bir çözüm sunuyor.

WordPress, yılın başında yapay zekâya odaklanan bir ekip kurduğunu açıklamıştı. Telex, bu ekibin geliştirdiği ilk ürünlerden biri olarak öne çıkıyor. Ancak, kullanıcı geri dönüşleri aracın henüz tam işlevsel olmadığını gösteriyor. Bazı projeler başarılı olurken, bazıları ek düzenlemelere ihtiyaç duyuyor. Bu eksikler, prototip aşamasında doğal karşılanıyor.

Mullenweg, konuşmasında bu durumun geçici olduğunu vurguladı. Telex’in, WordPress’in uzun vadeli hedefleriyle uyumlu bir araç haline geleceği umudunu taşıyor. WordPress’in temel misyonu, kodlama bilgisi gerektiren süreçleri herkes için ulaşılabilir kılmak. Açık kaynak yapısı ve düşük maliyetli çözümleriyle bu misyon yıllardır güçleniyor ve Telex’in de bu vizyonun bir devamı olacağı düşünülüyor.

Galaxy Buds 4 ve Galaxy Buds 4 Pro, One UI 8.5 yazılım kodlarında görüldü

Her şeye rağmen, Mullenweg yapay zekâ gelişiminde bazı endişelerin bulunduğunu kabul etti. Yapay zekâ etrafındaki beklentilerin aşırı olabilir ve balon riskinin var olduğunu ifade etti. Ancak, teknolojinin sunduğu fırsatların göz ardı edilemeyecek kadar değerli olduğunun altını çizdi. Mullenweg’e göre bu dönem, WordPress için verimlilik açısından oldukça heyecan verici. Telex, bu bağlamda yeni kapılar açabilir.

Etkinlikte yalnızca Telex değil, kısa süre içinde geliştirilmiş başka bir yapay zekâ aracı da tanıtıldı. Katkı Günü’nde oluşturulan bu araç, tarayıcı üzerinde WordPress kullanıcılarına asistanlık yapmayı sağladı. Bu örnek, yapay zekâ tabanlı çözümlerin hızla geliştirilebileceğini gösterdi ve WordPress’in deneysellikten gerçek kullanıma geçişinin altını çizdi. Bu yaklaşım, ekosistemin yeniliklere açık olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Mullenweg, favori yapay zekâ tarayıcısı olarak Perplexity’nin Comet ürününü de vurguladı. Comet, WordPress ile doğrudan etkileşime girmeyi sağlayacak bir arayüz sunmakta ve kullanıcıların içerik yönetim süreçlerini farklı platformlardan yürütmelerine olanak tanımakta. Bu gelişmeler, WordPress’in gelecekte farklı entegrasyonlara daha açık olacağını gösteriyor. Comet örneği de bu yaklaşımı destekler nitelikte.

Etkinliğin bir diğer gündem maddesi ise WordPress ile WP Engine arasındaki hukuki süreçti. Mullenweg, WP Engine’in WordPress markasından gelir elde ettiğini ancak yeterli katkı sunmadığını belirtti. Bu nedenle, markayı kullanabilmeleri için lisans almaları gerektiğini vurguladı. Hukuki sürecin hâlen devam ettiğini ve yakın zamanda bir uzlaşma görüşmesi yapıldığını aktardı. Sürecin ilerleyişinin mahkemeler tarafından şekillendirileceğini ifade etti.

Telex’in eksiklikleri olsa da, WordPress’in geleceğini yansıtan önemli bir adım olduğu görülüyor. Gutenberg bloklarını daha kolay yaratabilmesi, içerik üreticileri için zaman kazandırabilirken, Playground ile entegrasyonu geliştiricilere risksiz deneme olanağı sağlıyor. Önümüzdeki dönemde daha olgun sürümlerle birlikte bu aracın kullanımının artması bekleniyor. Telex, WordPress’in yapay zekâya yaklaşımını somutlaştıran önemli bir örnek olarak öne çıkıyor.

Bir yanıt yazın