Yapay Zekaya Sorduk: Eğer ‘Veba’ Orta Çağ’daki Gibi Bugün Yaşansaydı Neler Olabilirdi?
“`html
Muhtemelen, bir başka felaket senaryosu ile karşılaşacaktık; fakat 21. Yüzyıl dünyası buna ne kadar hazırlıklı?
Geçenler de COVID-19 pandemisi, tüm dünyayı karantinaya alarak ve salgınlara karşı bilinçlendirerek kim bilir neler kattı. Fakat veba kadar ölümcül bir hastalığın yaşanması, aynı sonuçlara yol açar mıydı? İşte yapay zekanın bu konudaki yorumları…
Veba, muhtemelen günümüzde kırsal bir hayvandan insanlara geçiş yaparak ortaya çıkardı.
İlk vakalar, Orta Asya’daki bir köyde ya da Afrika’nın izole bir köşesinde gözlemlenebilirdi. Ancak modern ulaşım ağları sayesinde, hastalığın büyük şehirlere hızla ulaşması kaçınılmaz olurdu.
İlk belirtiler grip gibi seyrettiği için insanlar durumu ciddiye almayıp, birkaç hafta içinde vakaların binleri bulmasına neden olurdu. Havalimanları, tren istasyonları ve toplu taşıma araçları, hastalığın yayılması açısından en büyük tehdit haline gelirdi.
Hastalık, yalnızca büyük şehirlerde yoğun vakalar meydana geldiğinde fark edilir hale gelirdi.
New York, Londra, İstanbul, Tokyo gibi metropollerde hastanelere başvuran hastalarda benzer belirtiler dikkat çekmeye başlardı: Yüksek ateş, şişkin lenf bezleri, iç kanama ve derinin altında oluşan siyah lekeler.
COVID-19 pandemisinden edinilen deneyimlerle önlemler alınırdı.
Büyük şehirlerde karantinalar uygulanır, seyahat kısıtlamaları devreye alınırdı. Maske ve hijyen kurallarının sıkılaştırılması, okullar ve iş yerlerinin uzaktan çalışma sistemine geçişi sağlanırdı. Yeni ilaç ve aşı geliştirme çalışmaları hızlandırılırdı.
Buna karşılık, toplum büyük tepkiler verirdi. Tıpkı COVID-19 sürecinde olduğu gibi, komplo teorileri hızla yayılır ve “Hükümetler bu hastalığı bilerek yayıyor!” diyen gruplar ortaya çıkardı. İnsanlar karantinadan kaçmak için çabalayıp, virüsü daha da yayarlardı.
Ekonomik ve sosyal çöküş kaçınılmaz olurdu.
Hastalık yayıldıkça dünya ekonomisi durma noktasına gelirdi. Uluslararası ticaret ve üretim yavaşlar, lojistik sektörü büyük bir darbe alırdı. Borsa çöker, işsizlik oranları hızla artar, marketler yağmalanır ve temel gıda ile ilaç stokları tükenirdi.
Büyük şehirlerde güvenlik güçleri isyanları kontrol altına almak için mücadele ederken, devletler olağanüstü hâl durumunu ilan eder ve sokağa çıkma yasakları yeniden yaşanırdı. Bu süreçte ülkeler, yeni nesil aşı ve ilaçları geliştirmek için biyoteknoloji şirketleriyle işbirliği içinde olurdu. Ancak bu, geçmişte olduğu gibi birçok tartışmaya yol açardı:
İnsanlar, aşının hızlı bir şekilde geliştirilmesine güvenmemekte direnerek, aşı karşıtı hareketler güç bulurdu.
Kayıplar yaşansa da aşı geliştirilirdi.
Bilim insanları mRNA teknolojisiyle, çabuk bir şekilde yeni bir aşı geliştirir, hükümetler ise toplu aşılama programları başlatırdı. Ancak, hastalığın bazı türleri antibiyotikleri aşma kabiliyeti gösterirse, ölüm oranı daha da artabilirdi. Bu durumda, yeni ilaçlar ve genetik tedavi yöntemleri devreye sokulurdu. Bir yıl içinde dünya nüfusunun büyük bir kısmı aşılanır ve hastalığın yayılması kontrol altına alınırdı. Yine de geriye milyonlarca kayıp, tahrip olmuş şehirler ve çiğnenmiş bir ekonomi kalırdı.
Veba, günümüzde gelişmekte olan tıp ve teknoloji ile ortadan kaldırılabilirdi. Ancak sosyal yıkım, etkileri yıllar sürecek şekilde derin olurdu…
Yapay zekâya yönelttiğimiz diğer senaryolar için:
“`