Yapay Zekadan Korkuyorsanız, Frankenstein Sendromu Yaşıyor Olabilirsiniz!
“`html
Frankenstein sendromunu, insanların yarattığı teknolojilerin kontrolden çıkıp onlara zarar verme korkusu olarak tanımlayabiliriz.
Bu, “teknoloji kötü bir şeydir.” demek değildir. Sadece bu konudaki yoğun kaygının sendrom hâline gelmiş halini yansıtır. İşte ilginç olan Frankenstein sendromunun kökeni, ne anlama geldiği ve popüler kültürdeki yansımaları…
Frankenstein sendromunun kökeni nedir?
Mary Shelley’nin 1818 tarihli ünlü eseri Frankenstein’ı hepimiz biliyoruz. Bu eser, Dr. Victor Frankenstein’ın yarattığı canavarın kontrolünden çıkıp kötü sonuçlar doğurması üzerine kuruludur.
Bu roman, insanlık olarak teknolojik ve bilimsel ilerlemelere karşı duyduğumuz korkunun bir metaforu hâline gelmiştir.
Frankenstein sendromu tam olarak nedir?
Özellikle insan benzeri yaratıkları içeren androidler ve yapay zeka (AI) gibi teknolojilere odaklanmaktadır. Kendi yarattığımız teknolojilerin bize karşı dönmesinden kaynaklanan yoğun endişeyi ifade eder.
Bugünlerde bu, gerçekten tartışılan bir konudur.
Robotik ve biyomühendislik alanlarındaki hızlı gelişmelerle birlikte, yapay zekanın kendi kendine özerklik kazanması ve kontrol sınırlarımızı aşması veya genetik mühendisliğinin etik kurallarını ihlal etmesi gibi konular kaygı yaratmaktadır.
Örneğin, yapay zekanın askeri alanda kullanımı veya insan DNA’sının değiştirilmesi gibi durumlar, bu sendromun yansımaları arasındadır.
Frankenstein sendromunu popüler kültürde de sıkça görüyoruz.
Birçok eser, Frankenstein sendromu temasını işler. Özellikle bilim kurgu filmleri, dizileri ve kitaplarında bu konuya sıkça rastlıyoruz. Örnek verecek olursak:
- Blade Runner
- Ex Machina
- Westworld
Sizce de Frankenstein sendromu var mı? Düşüncelerinizi yorumlarda belirtebilir veya bu konuyla ilgili eserlerden örnekler bırakabilirsiniz…
Sendromlar hakkında diğer içeriklerimiz:
“`