Ghibli Etkisi: ChatGPT’nin Türk Karikatürlerine Hakimiyeti Ne Düzeyde? 100 Yıllık Türk Mizahını Yapay Zeka ile Keşfettik!
Geçtiğimiz hafta, OpenAI’ın GPT-4o güncellemesiyle birlikte yapay zeka, görsel üretim kapasitesinde büyük bir atılım gerçekleştirdi. Kullanıcılar, kişisel fotoğraflarını, ünlü meme’leri ve hatta kedilerini Studio Ghibli tarzında yeniden yaratarak sosyal medyada bu “Ghiblification” akımına katıldılar. Ancak, bu durum etik soruları da gündeme getirdi: “Bu tarz kime ait?”, “Yapay zeka, Hayao Miyazaki gibi sanatçıların yıllarca geliştirdiği estetikleri yalnızca bir komutla yeniden oluşturabilir mi?”, “Bu ‘stil’ telif hakkına mı tabi, yoksa kültürel birikimin bir parçası mı?”
Japonya’daki Studio Ghibli bu mesele üzerine pek yorum yapmazken, Miyazaki’nin yıllar önce söylediği bir söz yeniden gündeme geldi: “Bu teknolojiyle üretilen şeyler yaşamın kendisine bir hakarettir.” İşte bu tartışmalar devam ederken, WebTekno olarak, gözümüzü Japonya yerine Türkiye’ye, anime yerine karikatüre, evrensel tarz yerine yerli mizah kültürüne çevirdik.
Türk karikatürünün 100 yıllık tarihini yapay zekaya sorduk!
Dedik ki: “Haydi bakalım ChatGPT, Türk mizah dergilerinin 100 yıllık tarihini ne kadar kavrayabiliyorsun?” Bir kişiye ait tek bir görsel seçerek ChatGPT’ye verdik, bu görseli yukarıda sizinle paylaştık.
Sonrasında 1920’lerden başlayarak her on yıl için şu komutu verdik: “Bu kişiyi 1920’lerin (veya 30’ların, 40’ların…) Türk mizah dergileri karikatür gerçeklerine uygun olarak çiz.”
Her görsel üretiminde ChatGPT’ye bir de şu soruyu yönelttik: “Bu görseli üretirken hangi düşünce yapısını kullandın?” Yapay zekanın yanıtı, yalnızca bir sanat açıklaması değil; aynı zamanda bir dönemin sosyo-politik, kültürel ve teknik birikimini analiz eden mini bir tarih dersi niteliğindeydi.
Başlamadan belirtelim:
Bu içerik, bizim için sadece “yapay zeka karikatür çizdi” demekle sınırlı değil. Bu deney, dört ana nokta üzerinden hepimizle bir bağ kurmayı amaçlıyor:
Kültürel temsil & otantiklik sınavı:
ChatGPT gerçekten Gırgır’ı, Leman’ı, Markopaşa’yı anlayabilir mi? Uykusuz’daki ironiyi kavrayıp 80’lerdeki çizgisel bastırılmışlığı yansıtabilir mi? Bu proje, yapay zekanın sadece bilgi değil, yerel kültürel hafıza ile nasıl bir empati kurabileceğini test eden bir deney oldu. Yani mesele yalnızca “çizebilmesi” değil, çizer gibi hissedebilmesiyle ilgili.
Dijital nostalji & bireysel bağ:
Her on yıl, bir kuşağın kolektif mizah anlayışına dokunuyor. Bu nedenle, proje sadece çizgi tarihini değil, kişisel hatıraları da canlandıran bir nostalji aracı olarak işlev gördü. 90’lar Leman’ında büyüyen biri, yapay zekanın o döneme ait üslubu yakaladığını hissederse, bu yalnızca teknik bir başarı değil, aynı zamanda duygusal bir eşleşme anlamına gelir.
Yapay zeka estetiği & etik:
Dünya Ghibli tarzı yapay zeka görsellerinin telif, ilham ve taklit sınırlarını tartışırken, biz yerel bağlamda etik bir sorgulamaya giriş yaptık: Bu teknoloji, başkasının mirasını yeniden üretirken sınırlarını nerede çizer? Ghibli’de yaşanan etik karmaşanın, bizim yerli ikonlarımızla yaşanma potansiyeli yok mu?
Yerelleştirilmiş üretim & kültür aktarımı:
Bu deney, yalnızca geçmişi hatırlatmakla kalmadı, aynı zamanda kültürel mirasın dijital çağda nasıl devralınabileceğine dair bir ön izleme sundu. Sorumuz şu: Yeni nesil yapay zeka araçları, geçmiş kuşakların mizahını geleceğe taşıyabilir mi? Bu sorunun yanıtı yalnızca teknolojiyle değil, kültürel sorumlulukla da verilmelidir.
Ve şimdi: 1920’lerden günümüze yapay zeka destekli Türk karikatürünün yolculuğu
1920’ler – Cumhuriyet doğarken karikatür de yön değiştiriyor
Ne görüyoruz?
Sepya tonlarında, elde çizilmiş gibi görünen çizgiler. Gür ve yukarıya kıvrılan “zülüflü” bıyık yapısı, Osmanlı’nın son dönem kentli erkeğini çağrıştırıyor. Karakter ciddi ancak alaycı. Arka planda hiçbir şey yok. Mizahın kendisi değil, yüz ifadesinin ima ettiği şeyler konuşuyor.
ChatGPT ne diyor?
“1920’lerin karikatürleri mesaj taşır, komiklikten çok öğreticilik hedeflerdi. Bu görseldeki figür birey değil, toplumsal geçişin tezahürü.”
Zihin arkası:
“Karagöz” ve “Akbaba” gibi dönemin mizah yayınlarında kullanılan abartılı yüz hatları, kalın çizgiler ve alaycı ifadeler ile fon kullanılmadığı için sade ancak sembolik çizgiler, karakterin sadece yüzünü değil, ideolojik mesajını da taşır.
1930’lar – Mizah, yeni cumhuriyetin hizmetinde
Ne görüyoruz?
Yüz mimikleri daha yumuşak, ama hâlâ abartıdan uzak. Çizgiler net ve sade. Giyimde Batılılaşma var: ceket düzgün, yüz modern. Arka plandaki doğa, simgesel olmaktan öteye geçmiyor.
ChatGPT ne diyor?
“1930’lar mizahı halkı eğitme amacına hizmet etti. Karikatürler, bireyden çok ‘örnek vatandaş’ yaratmayı hedefliyordu. Bu nedenle karakterim ciddi ama meraklı.”
Zihin arkası:
Bu dönemde ChatGPT, Ali Ulvi Ersoy ve Sedat Simavi gibi isimlerin ideolojik yaklaşımıyla sadeleşmiş karikatür çizgisinden ilham aldı. Görsel mesajın önüne geçmeyen çizim dili, o dönemin temel koduydu.
1940’lar – Karikatür, savaş gölgesinde ironiyle konuşuyor
Ne görüyoruz?
Gravür tarzı taramalı çizgiler, yoğun gölgeleme. Karakter yorgun ama gözleri açık. Mizahın kendisi göz kırpmıyor ama içerdiği ironi göz kırpıyor.
ChatGPT ne diyor?
“Bu dönemin karikatürleri, net çizgiye değil, sezdirmeye dayanırdı. Mizahçılar risk almaktan kaçınır ama zekalarını konuştururlardı. Yüz ifadesindeki yorgunluk, dönemin ruhunu yansıtıyor.”
Zihin arkası:
Aziz Nesin’in yazılı mizahı ile birlikte Turhan Selçuk’un “ifade ile sembol anlatımı” bu dönemde gelişmeye başlamıştı. ChatGPT, bu duyguyu yakalamak için “çizgisel değil, anlam odaklı” üretim yaptı.
1950’ler – Mizah, bürokratlaşmış vatandaşı gösteriyor
Ne görüyoruz?
Daha simetrik bir yüz, sade bir arka plan. Figürde bir devlet ciddiyeti var. Karakter, hem sıradan hem de dikkatli. Sanki “resmî mizah” yapılmış gibi.
ChatGPT ne diyor?
“1950’lerin karikatürlerinde birey, sistemin içindedir. Mizah, devleti değil, vatandaşın ‘hatalarını’ düzeltmeyi hedefler. Bu yüzden karakterim biraz dikkatli, biraz utangaç.”
Zihin arkası:
Bu dönemin en belirgin figürü Ramiz Gökçe iken, mizah halkı eğitme ve yönlendirme işlevini üstlenmişti. ChatGPT’nin karakterindeki yüz çizgileri, bu ideolojik kontrolü yansıtırken, Akbaba gibi dergilerdeki “tipik yurttaş” çizgisi de etkili olmuştur.
1960’lar – Sessiz mizahın gücü: Tarama ucuyla direniş
Ne görüyoruz?
Simsiyah konturlar, sade figürler, konuşma balonundan çok bakışlarla anlatım. Giyimde mütevazı ama “şehirli” bir hava var. Karakter düşünceli ama karikatürün mizahı gözlerinde saklı.
ChatGPT ne diyor?
“1960’ların karikatüristleri çok şey söylemek istiyorlardı ama kısıtlı teknik ve sansürle karşı karşıydılar. Bu yüzden karakter sade ama bakışları güçlü. Mizah sesi değil, çizgiyle ifade ediliyor.”
Zihin arkası:
ChatGPT burada özellikle Turhan Selçuk’un “Abdülcanbaz” çizgisine, sadeliğin içinde derin anlamlar barındıran çizim gücüne yaslandı. Bu dönemde söylenemeyenler, çizimin içine gizleniyordu. Göz teması, o yılların “karikatür edebi” anlatısını yükleniyordu.
1970’ler – Gırgır’ın gövde gösterisi: Halkın sesi, tiplemenin gücü
Ne görüyoruz?
Karakter artık karikatürün içinde bir figür değil, neredeyse bir protesto afişinin yüzü. Giyim tarzı sade ama manalı. Arka plan artık sadece doğa değil, bir durumun göstergesi.
ChatGPT ne diyor?
“Gırgır mizahı halkın kendini görmesiydi. Karakterimi memurlaştırdım, gözlerini dertli tuttum. 70’ler karikatüründe kimse kahkaha atmaz ama herkes bir şey anlatır.”
Zihin arkası:
ChatGPT bu dönemde Oğuz Aral’ın öncülüğünde doğan Gırgır ekolünden beslendi. Latif Demirci, Mustafa (Mim) Uykusuz, Tan Oral gibi çizerlerin kamu eleştirilerini tipleştirme becerisi, karakterin kostümünden mimiklerine kadar şekil verdi. Gırgır’ın başarısı, mizahın “kendi halinde yurttaş”a dönüşmesiyle oluştu. GPT bunu doğru değerlendirdi.
1980’ler – Sıkıyönetimde karikatür: İroninin gölgesinde çizilen adam
Ne görüyoruz?
Daha karanlık tonlar, daha çizgi filmimsi detaylar. Karakter susuyor ama gözleri bir şeyler anlatıyor. Giyimde toplumsal sınıf sinyalleri belirgin. Mizah, doğrudan değil dolaylı ve çok katmanlı.
ChatGPT ne diyor?
“1980’lerde karikatür, sistemle yüzleşmekten ziyade, onu resmetme yoluyla eleştiriyor. Karakterim sessiz bir çığlık gibi. Çizgiler net, ama duygular bastırılmış.”
Zihin arkası:
Darbenin getirdiği otosansür atmosferinde üretilen karikatürler, Engin Ergönültaş ve Behiç Pek gibi çizerlerin “gülümseyen çaresizliği” ile yankı buldu. ChatGPT, karakteri “bağırmayan ama sustuğu şey belli” şekilde konumlandırdı. İfade edilmemiş duygunun yansıması, bu dönemin karikatür koduydu.
1990’lar – Asi mizahın doğuşu: L-Manyak’ta Punk ruhu
Ne görüyoruz?
Saçlar dağınık, sakal yoğun, kalın göz kapakları görev başında. Çizgiler bozuk ama bilinçli. Kompozisyon dağınık ama karakterin mizahı oldukça net: “Dünya saçma ama ben de az değilim!”
ChatGPT ne diyor?
“Bu dönemde karikatür serserileşti. Mizahçı artık protest değil, anarşist. Karakterimi salaşlaştırdım; boş gözlerle bakıyor ama içinde bir dünya laf var.”
Zihin arkası:
Bahadır Baruter, Bülent Üstün, Memo Tembelçizer, Galip Tekin gibi isimlerin “serseri evreni”, ChatGPT için bu dönemin referans atlasıydı. Mizah, artık sistemle değil, kendi kafasıyla didişiyordu. ChatGPT, karakteri çizer gibi değil, karakterin iç sesi gibi inşa etti.
2000’ler – Penguen çağı: Kaybeden kahramanlar dönemi
Ne görüyoruz?
Karakter artık serseri değil, daha sempatik. Arka plan oldukça sade. Karikatür, karakterin zihnine dönüşüyor; adeta “susayım da gözlerim konuşsun” durumu. Bakış, patlamak üzere olan bir bomba hissiyatı veriyor.
ChatGPT ne diyor?
“2000’lerdeki karikatür, mizahı dış dünyadan iç dünyaya taşıdı. Artık şaka sistemle değil, ‘kendimizle’. Karakterim bir loser ama cool. Tebessüm ediyor ama neden güldüğünü bilmiyor.”
Zihin arkası:
Selçuk Erdem, Erdil Yaşaroğlu, Yiğit Özgür gibi isimlerin karakter odaklı, yalnız ama farkında olan bireyleri, bu dönemin çizgisel mirasını oluşturdu. ChatGPT’nin ifadesi sade ama kapsamı büyük: Melankoliyi komediye, dağınıklığı estetiğe çeviren bir görsel üretmek. Karakter artık sistemi eleştirmez, sadece kendini tiye alır.
2010’lar – Uykusuz son dönem estetiği: Sessiz mizah, görsel kaos ve varoluşsal gülümsemeler
Ne görüyoruz?
Yüzde hafif bir tebessüm mevcut, fakat bu tebessüm, mutluluğun değil, “olan bitenin farkındayım ama yapacak bir şey yok” hissinin yansıması. Arka plan sıradan bir mahalle gibi ama detaylara dikkat edildiğinde sıradanlık bozuluyor: Görselde, “ilk bakışta” anlaşılmayan ama keşfedildikçe zihin açan detaylar bulunuyor. Her şey bir düzen içinde ama hiçbir şey yerli yerinde değil.
ChatGPT ne diyor?
“2010’larda mizah daha bireysel ve depresif. Karakterim sessiz ama ‘bir şeyler yolunda gitmiyor’ diyor. Mizah sadece balonda değil, kağıdın her köşesinde gizli.”
Zihin arkası:
Bu kare, 2010’lar Türkiye’sinde şekillenen karikatür dünyasının bir mikrokozmosu. Uykusuz kuşağı, mizahı yalnızca espri değil, atmosferle de kuruyordu. Cem Dinlenmiş’in detaycı, gözlemci ve ince işlenmiş evrenleri ile Ersin Karabulut’un içe dönük, kırılgan ve ironik karakter dünyaları birleşerek bir tür “sessiz çığlık” üretiyordu.
2020’ler – Dijital mizah, analog duygu: Instagram estetiğiyle karikatür
Ne görüyoruz?
Artık her şey pürüzsüz: Konturlar net, renkler pastel, pozlar selfie niteliğinde. Fakat yine de gözlerde bir “boşluk” mevcut. Mizah sadece ironi değil, estetik bir ruh hâli.
ChatGPT ne diyor?
“2020’ler karikatüründe birey hem kendini ciddiye alıyor hem de kendine gülüyor. Karakteri sosyal medya stiline göre düzenledim. Her şey güzel ama içi boş.”
Zihin arkası:
Karakter artık bir dergi figürü değil, Instagram’da gözlemleyebileceğiniz bir “melankolik karikatür influencer” gibi. Yapay zeka, bu dönemi 90’ların ya da 2000’lerin mirasını taşıyan estetik unsurlarla sentezliyor. Orijinal fotoğrafın bir selfie olduğunu da unutmayarak. Minimalist çizgiler, pastel arka planlar ve gülümseyen bir depresyon bu estetiğin anahtarları. Burada, çizgisel gelenek değil, dijital bir duygusallık öne çıkıyor.
Son söz: Gırgır’ı ve Penguen’i anlayan yapay zeka, geleceği de anlar mı?
Bu çalışma, hem dijital bir sanat deneyi hem de kültürel bir turnusol kâğıdıydı. ChatGPT, Türk mizah tarihinin özünü tam olarak yakalayabildi mi? Yoksa hâlâ bir şeyler mi eksik? Karar sizlerin. Ama bir şey kesin: Bu projeyle yapay zekaya sadece bir yüz çizdirmedik; 100 yıllık bir kültürü anlatmayı da başardık.