
Bilim İnsanları Gözlerimizi Yeni Bir Renk Görmeye İkna Etti!
Black Mirror, sen bir şey yap yani! Araştırmacılar görünüşe göre insanlara tamamen yeni bir renk gösterme yolunu bulmuşlar.
Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’deki bilim insanları bu araştırmayı gerçekleştirerek sonuçlarını Cuma günü Science Advances adlı dergide yayınladılar. Oz adı verilen bir teknik kullanarak, araştırma ekibi gönüllüleri “doğal insan gamının” ötesinde bir renk görmeye sevk etti. Yazarlar, Oz’un daha önce mümkün olmayan deneyler gerçekleştirmemizi sağlayabileceğini ve ondan öğrendiğimiz derslerin bir gün renk körlüğü olan kişilere kaybettikleri renkleri geri kazanmalarında yardımcı olabileceğini söylüyorlar.
Retinalarımızda, bize renkleri görme yeteneği kazandıran koni adı verilen belirli fotoreseptif hücreler bulunur. Üç tip koni vardır ve bunlar farklı dalga boylarındaki ışıklara karşılık gelir: kısa dalga boylu (S) koniler, orta dalga boylu (M) koniler ve uzun dalga boylu (L) koniler.
Genellikle, birinin gözleri önünde renk üretmeye çalıştığımızda, retinanın konilerinin gördüğü ışık spektrumunu değiştirerek bunu yaparız. Ancak bazı konilerimiz, özellikle M konileri, belli dalga boylarına tepkisinde örtüşme yaşadığından, gözlerimizin asla tam olarak göremeyeceği teorik renkler vardır. UC Berkeley araştırmacıları, koni hücreleri üzerinde yaptıkları önceki çalışmalara dayanarak bu sınırlamanın üstesinden gelmenin bir yolunu bulduklarını söylüyorlar.
Farklı dalga boylarındaki ışıklar arasında bir karışım ve eşleşme yapmaya çalışmak yerine, Oz sistemleri güvenli mikrodalga lazer ışığı kullanarak bireysel koni hücrelerini uyarıyor. Bu dozları sadece doğru uzaysal desen içerisinde insanların M konilerini aktive edecek şekilde uygulayarak, yeni bir renk algısı üretmenin yolunu buldular.
Sistemi normal görme kabiliyetine sahip beş gönüllü üzerinde test ettiler. M konilerini aktive ettiklerinde, gönüllüler “benzersiz bir doygunluğa sahip mavi-yeşil” bir renk gördüklerini bildirdiler. Araştırmacılar bu yeni renge “olo” adını verdiler.
Olo’nun gerçekten yeni bir renk olduğunu doğrulamak için, araştırmacılar gönüllülere renk eşleştirme testleri de yaptırdılar. Bu testlerden biri, doğal olarak görülebilen gökkuşağının en doygun renklerini üreten neredeyse monokromatik bir lazer içeriyordu. Gönüllüler, doygunluğunu azaltarak oloyu bu gökkuşağının mavi-yeşil rengi ile eşleştirebildiler, bu da olo’nun renk görüşümüzün doğal sınırlarının ötesinde olduğu anlamına geliyor.
Bilim insanları daha önce birkaç koni hücresini uyardılar ancak Oz sistemi, binlerce koni hücresinin aynı anda uyarılabileceğini gösteriyor. Ve araştırmacılar, Oz’un gelecekte birçok potansiyel kullanım alanı bulabileceğini umut ediyorlar.
“Olo’yu göstermek kesinlikle heyecan verici, ancak hepimiz kendimizi gelecekte bu teknolojiyi nasıl kullanabileceğimiz üzerine odaklanmış buluyoruz,” dedi UC Berkeley’de elektrik mühendisliği dördüncü sınıf doktora öğrencisi ve yardımcı araştırmacı Hannah Doyle Gizmodo’ya. “Aslında şu anda, aynı sistemi sağlıklı bireylerde retina hastalığında görülen koni kaybını simüle etmek için kullanarak bir proje üzerinde çalışıyorum.”
Araştırma ekibindeki diğer üyeler, retinanın konilerini, dolaylı olarak da beynini, dördüncü bir koni hücresine sahipmiş gibi hissettirecek bir şekilde uyarmanın mümkün olup olmadığını inceliyorlar. Aynı yaklaşım, projeksiyon kadar basit bir şekilde, bir koni tipini kaybeden insanların (renk körlüğü olanların gibi) eksik görülen renkleri deneyimlemelerine de olanak sağlayabilir, bu araştırmacılar tarafından speküle ediliyor.
“Temelde, bu platform ile bir dizi yeni deney yapmak için kullanabileceğimizi düşünüyoruz,” dedi Doyle.
Tüm bunlar harika görünüyor. Ancak kişisel olarak, bir gün olo ve başka dünyalı renkleri kendim görebilmeyi umuyorum.