
Genetik ‘Hile’ Kara Veba’nın Yüzyıllar Boyunca Süregelmesine Yardımcı Oldu
Yersinia pestis, yani veba hastalığına sebep olan bakteri, yeni bir araştırmaya göre, enfekte kemirgenlerin daha uzun süre hayatta kalmasını sağlayan bir genetik değişim geçirmiş. Bu değişiklik, insanlık tarihinin en ölümcül olaylarından biri olan Kara Veba dahil olmak üzere iki büyük veba pandemisinin daha uzun sürmesine neden olmuş olabilir.
Fransa’daki Institut Pasteur ve Kanada’daki McMaster Üniversitesi’nden araştırmacılar, yüzlerce eski Y. pestis DNA örneğini inceleyerek “pla” adlı bir geni araştırdı. Bu çalışmaları, 29 Mayıs’ta Science dergisinde yayımlandı ve her iki büyük veba pandemisinin daha sonraki aşamalarında Y. pestis genomunda pla geninin tekrar sayısında bir azalma tespit etti. Araştırmacılar, bu pla azalmalarının bu pandemilerin daha uzun süre devam etmesine olanak sağladığına inanıyor.
İlk veba pandemisi olan Justinianus Vebası, altıncı yüzyılda Akdeniz bölgesini etkiledi ve iki yüzyıl boyunca on milyonlarca ölüme neden oldu. İkinci pandemide ise 1347’de patlak veren Kara Veba, Avrupalı nüfusun %30 ila %50’sini sadece altı yıl içinde öldürdü. Ancak bu sadece bir başlangıçtı. İlk pandemide olduğu gibi, bu veba da yüzyıllar boyunca yeniden ortaya çıkarak 500 yıldan fazla sürdü.
Yeni keşfedilen pla geninin bu evrimi, bu vebaların neden bu kadar uzun süre devam ettiğine dair daha fazla bilgi sunuyor. Y. pestis genomunda çok sayıda bulunan pla geni, bakterinin lenf düğümlerine enfekte olduktan sonra vücudun geri kalanına taşınmasını sağlayarak virülansında önemli bir rol oynuyor. Bu, hızlı sepsis yani kan zehirlenmesi yaratır ve kurbanı hızla öldürür. Dolayısıyla, araştırmacılar, ilk ve ikinci büyük pandemilerden gelen Y. pestis suşlarındaki pla eksikliğinin bakteriyi daha az virülent hale getirmiş olabileceğini öne sürüyorlar.
Bu hipotezi test etmek için, üçüncü büyük pandemiden kalma ve aynı zamanda daha az pla tekrarı olan üç eski Y. pestis suşuyla fareleri enfekte ettiler. “Bu üç örnek, pla geninin eksikliğinin biyolojik etkisini analiz etmemize olanak sağladı” diyor, Institut Pasteur Yersinia Araştırma Birimi’nin direktörü ve çalışmanın yazarlarından Javier Pizarro-Cerdá.
Fare modeli üzerinden Pizarro-Cerdá ve meslektaşları, pla azalmalarının kurbanın ölüm oranında %20 azalma yarattığını buldu. Dahası, bu durum enfekte kemirgenlerin çok daha uzun süre hayatta kalmasını sağladı. Araştırmacılar, bu bulgulara dayanarak, pla-eksik Y. pestis suşlarıyla enfekte olmuş sıçanların hastalığı yaymada daha etkili vektörler olabileceği sonucuna vardılar, çünkü ölmeden önce vebayı daha geniş bir alana yaymak için daha fazla zamanları oluyordu.
Kemirgenler—özellikle sıçanlar—yeni veba varyantlarını insanlara yaymada kritik bir rol oynadılar. İnsanlar çoğunlukla, enfekte bitlerin ısırmasıyla bu hastalığa yakalanıyor ve bitler genellikle enfekte kemirgenler üzerinden bu hastalığı alıyor. Dolayısıyla, hastalanan kemirgenlerin yaşam süresindeki bir artış, bitlerin onları ısırıp enfekte olabilmeleri ve sonra insanları ısırarak hastalığı yaymaları için daha fazla fırsat sağlardı.
“Çalışmamız, antik bir patojende meydana gelen değişiklikleri doğrudan inceleyen ve günümüzde hala gördüğümüz, pandemilerin virülansını, kalıcılığını ve nihai yok oluşunu neyin etkilediğini anlamaya çalışan ilk araştırmalardan biri,” diyor çalışmanın eş-yazarlarından Hendrik Poinar, McMaster Antik DNA Merkezi’nin direktörü ve Michael G. DeGroote Genetik Antropoloji Kürsüsü Başkanı.
Günümüzde, veba nadir görülen bir hastalık olarak kabul edilse de, Kuzey Amerika’nın batısında, Afrika, Asya ve Güney Amerika’da hâlâ az sayıda vaka ortaya çıkıyor, Cleveland Klinik’e göre. Bu araştırma, Y. pestis‘in evrimsel tarihi ve dünya değiştiren pandemilere neden olan süreçler hakkında değerli bilgiler sağlarken, ölümcül hastalıkların nasıl ortaya çıktığını ve yayıldığını daha iyi anlamak için de bir model sunabilir.