Popüler Bilim

Jimmy Carter’ın En Büyük Zaferi: Solucan Öldürme İşinde Başarı!

Eski ABD Başkanı Jimmy Carter, 100 yaşında hayatını kaybetti. Carter’ın hayatında birçok öne çıkan nokta bulunsa da, dünya çapındaki korkunç parazitlerden biri olan Gine kurdu (Dracunculus medinensis) ile mücadele çabaları çok az şey kadar dikkate değerdir.

Carter, Plains, Georgia’daki evinde pazar günü vefat etti; bu, hastane bakımına başlamasından neredeyse iki yıl sonraydı. Her ne kadar ABD’nin 39. başkanı olarak sadece tek bir, sıklıkla eleştirilen bir dönem hizmet vermiş olsa da, başarıları bu dört yılın ötesine geçti. Bu başarılarından en önemlilerinden biri, neredeyse tamamen ortadan kaldırmak üzere olan Carter Center’ın Gine Kurdu Yok Etme programı dır.

Gine kurdu, Eski Ahit’te anılan bir parazit olarak uzun bir ün kazanmıştır. Tatlı su nematodu, genellikle içinde kopepodlar –kendileri de kurt larvalarıyla enfekte olmuş minik kabuklular– bulunan içme suyunun tüketimiyle insanları enfekte eder.

Guinea Worm
Gine kurdu enfeksiyonu olan bir hasta. Kurtun çıkması için ayak soğuk suyla ıslatılıyor. © Louise Gubb/Corbis/Getty aracılığıyla

Larvalar bağırsağımıza ulaşır, burada tamamen olgunlaşır ve çiftleşirler. Erkekler ölür ve hamile dişiler–ki bunlar üç ayak (100 santimetre) kadar uzun olabilir– genellikle bacaklarımızın altındaki bir noktalara göç eder. Enfeksiyondan yaklaşık bir yıl sonra, dişiler bir yaranın oluşmasına neden olur. Bu yara patladığında, kurt yavaşça derimizden çıkar, kaşıntı ve yanma hissi veren bir ağrı yaratır ve enfekte olan kişi yaralarını soğutmak için yakınlardaki su kaynağının içine koyar. Dişi bu şekilde binlerce larva salar ve süreç yeniden başlar.

Bu enfeksiyon sadece rahatsız edici olmaz, aynı zamanda tamamen işlev göremez hale getirir. Kurtun güvenli ve acılı bir biçimde çıkarılması günler ya da haftalar alabilir, bu süre zarfında insanlar çalışamaz veya okula gidemez. Eğer çıkarılma sırasında kurt koparsa, ikinci derecede enfeksiyonlara neden olabilir ve bu da kalıcı sakatlıklara yol açar.

20. yüzyılın sonlarına doğru tatlı su temizliği, Gine kurdu hastalığını küresel bir sorun olmaktan çıkarsa da, 1980’ler de Afrika ve Asya’da hala yılda yaklaşık 3,5 milyon kişi bu enfeksiyonlarla karşı karşıyaydı. 1986 yılında Carter’ın kar amacı gütmeyen kuruluşu, Carter Center, kamu sağlığına yönelik bir kampanya başlatarak Gine kurdunu ortadan kaldırmayı hedefledi. Ve bu açıkça başarılı oldu. Geçen yıl, insanlarda bildirilen Gine kurdu vakası sadece 14’tü; Kasım itibariyle, 2024’te ise yalnızca 7 vaka vardı.

Elbette Carter ve organizasyonu tüm övgüyü hak etmiyor. Dünya Sağlık Örgütü ve diğer büyük gruplar da önemli bir rol oynarken, salgının görüldüğü alanlardaki toplum liderleri ve sakinleri ise sahadaki çabaların motor gücü oldular. Gine kurdu için henüz bir aşı veya ilaç bulunmadığından, yok etme kampanyası büyük ölçüde içme suyundan enfekte olan kopepodları filtreleyen dayanıklı kamışlar gibi fiziksel müdahalelere ve potansiyel vakaların titizlikle izlenmesine dayanmaktadır.

Kampanya her zaman pürüzsüz ilerlemese de, Gine kurdu, tam yaşam döngüsüne ulaşmak için ağırlıklı olarak insan konakçılara dayandığı için uygun bir yok edilme adayıydı. Uzun bir süre boyunca, yalnızca insanların bu zincirin son halkası olabileceğini düşünüyorduk, ancak on yıl kadar önce bu türün başka hayvanların içinde de olgunlaşabileceği özellikle köpekler içinde olabileceği ortaya çıktı. Dolayısıyla son yıllarda insan vakaları düşük kalmaya devam etse de, hayvanlarda rapor edilen yıllık binlerce enfeksiyon oldu.

Bu son gelişme Gine kurdunun yok edilmesi zaman çizelgesini sekteye uğrattı. Hem insanlarda hem de hayvanlarda enfeksiyonlar sıfıra inip birkaç yıl bu düzeyde kalana kadar, kurt varlığını sürdürebilir. Ancak sağlı

yöneticileri ve salgın alanlardaki toplumlar adapte oluyor. 2023’te bildirilen yıllık hayvan vakaları 886 vakadan bu yıl şimdiye kadar 448’e düştü ki bu, parazit yayılımını hayvan konakçılar arasında azaltma çabalarının bir göstergesi.

Jimmy Carter, 2015’te yaptığı bir konuşmada, öldükten önce Gine kurtlarının tamamen yok edilmesini görmeyi umduğunu belirtmişti. Ne yazık ki bu gerçekleşmedi. Ancak Carter, ölümü sonrasındaki yıllar boyunca sürecek muazzam bir halk sağlığı mirası bıraktı.

Bir yanıt yazın