Nikola Tesla’nın Kıtalararası Kablosuz Elektrik Vizyonunu Neden Hâlâ Gerçekleştiremiyoruz?
“`html
Bugün, akıllı telefonlarımızı kablosuz şarj ederek, elektrikli araçların hızla yayılması ve uzay tabanlı güneş enerjisi projelerinin tartışıldığı bir dünyadayız. Tesla’nın hayali bu bağlamda bizlere ilham veriyor: Acaba Tesla, gerçekten de bu kadar öngörülü müydü?
Ya da Tesla’nın hayallerini gerçekleştirmek için biz mi çabalıyoruz? Özellikle kablosuz elektrik bu hayaller arasında yer alıyor!
Nikola Tesla, insanlığın enerjiye ulaşma biçimini köklü bir şekilde değiştirecek bir düşüncenin peşindeydi.
Bu düşünce, elektriği fiziksel bağlantılara ihtiyaç duymadan, atmosfer üzerinden tüm dünyaya yaymayı öngörüyordu. Döneminde bu fikir imkânsız görünse de bugün, telefonlarımızın masalarda kablosuz şarj olması ya da elektrikli araçların park halindeyken enerji depolaması, Tesla’nın hayalinin gerçeğe dönüşme sürecinde olduğunu gösteriyor olabilir mi?
Peki, neden hâlâ duvarlarda prizlere ihtiyacımız var, kablosuz şarjda bile kablo kullanıyoruz…?
Tesla, elektriği “görünmez kablolarla” iletmek için iyonosferi dev bir iletken olarak kullanmayı önerdi.
O dönemde radyo dalgalarının yeni keşfedildiği bir dünyada bu görüş, sadece bir hayal olarak algılanıyordu. Tesla’nın en büyük projelerinden biri Wardenclyffe Kulesi’ydi. Bu kule, küresel kablosuz enerji ağı hedefinin merkezindeydi. Tesla, rezonant indüktif bağlanma ilkelerini kullanarak elektriği kablosuz iletmeyi planlıyordu.
Fikirleri günümüze ulaşmış olsa da, bu düşünce döneminin çok ötesinde bir vizyona işaret ediyor.
Günümüzde elektrikli araçlar ve kablosuz bağlantılar gibi birçok jandarma, gerçekte “kablosuz elektrik neden mümkün olmasın?” sorusunu sormamızı sağlıyor. Ancak bu “kablosuz” teknolojiler hala kısa menzil sorunları ile mücadele ediyor.
Kablosuz bir şarj kullanırken hâlâ bir cihaz ve kabloya bağımlı kalıyoruz. Elektrikli aracın bataryası belirli bir noktadan sonra tükeniyor ve yine bir kabloyla şarj edilmeye gereksinim duyuyor. Dolayısıyla günümüzde tam anlamıyla kablosuz bir elektrikte yokuz.
Tesla’ya göre, tel bobininden elektrik akımı geçince etrafında manyetik bir alan oluşur.
Bir başka bobin bu alanın içine yerleştirildiğinde, onda da elektrik akımı indüklenir ve bu sayede Tesla’nın o meşhur hayali hayata geçmiş olur. Artık enerji, bu şekilde birbirine aktarılabilir.
Peki, neden hâlâ kablosuz elektriği kullanamıyoruz?
Kablosuz elektrik, Tesla’nın döneminde olduğu gibi, bugün de oldukça zor ve iddialı bir vizyon olarak değerlendiriliyor. Mevcut teknolojilerimiz hala kısa mesafelerle sınırlı kalıyor. Tesla’nın hayali ise kıtalar arası bir enerji iletimiydi.
Mevcut altyapının değişmesi ise ciddi bir maliyet gerektiriyor.
Dünya genelinde kablolu elektriğe entegre olmuş bir sistemin kablosuz olana dönüşmesi, büyük bir çaba ve maliyet anlamına geliyor. Bunun yanı sıra güvenlik ve insan sağlığını göz önünde bulundurmak da zorundayız. Nitekim elektromanyetik alanın insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu biliniyor.
Ancak bu durum, Tesla’nın kablosuz elektrik hayalinin sadece bir “hayal” olarak kalacağı anlamına gelmiyor. Uzmanlar, bu konu üzerinde gerekli araştırmaları yaparken, Tesla’nın hayalinin ulusal bir vizyon olup olamayacağına dair araştırmalarını sürdürüyorlar.
Nikola Tesla ile ilgili diğer içeriklerimiz:
“`