Popüler Bilim

Yarasalar Neden Kansere Yakalanmaz ve Bu İnsanlar İçin Ne İfade Ediyor?

Hayvanların uzun ömürlülüğünü düşündüğünüzde, muhtemelen Grönland köpekbalığı aklınıza gelir. Sonuçta araştırmacılar bu gizemli hayvanın en az 250 yıl yaşayabildiğini tahmin ediyor. Ancak, yarasalar da yaşam süresi konusunda iddialı: Bazı türler 25 yıl kadar yaşayabiliyor ki bu, insan yaşı olarak 180 yıla eşit. Üstelik kansersiz bir yaşam sürüyorlar.

Rochester Üniversitesi’nden araştırmacılar, dört yarasa türünde anti-kanser “süper güçlerini” inceledi: küçük kahverengi yarasa, büyük kahverengi yarasa, mağara nektar yarasası ve Jamaikalı meyve yarasası. Bu araştırmanın sonuçları, insanlarda kanser tedavisi için önemli sonuçlar doğurabilir.

UR’den yapılan bir açıklamaya göre, “Daha uzun yaşam süreleri ve daha fazla hücre bölünmesi, dış [harici] ve iç [endojen] stresörlere daha uzun süre maruz kalmak, kanser oranını artırır,” fakat özellikle, uzun ömürlü yarasa türlerinde ve esaret altında kanser vakalarına pek rastlanmamış,” diye açıkladılar. Geçen ay Nature Communications dergisinde yayınlanan bir çalışmada böyle yazıyorlar.

Rochester Üniversitesi Biyoloji Bölümü ve Wilmot Kanser Enstitüsü’nden biyologlar Vera Gorbunova ve Andrei Seluanov liderliğindeki ekip, yarasaların hastalıktan korunmasına yardımcı olan birkaç biyolojik savunma mekanizmasını tespit etti. Örneğin, yarasaların tümör baskılayıcı bir geni var: p53. Özellikle küçük kahverengi yarasalar, p53 geninin iki kopyasını taşıyor ve yüksek p53 aktivitesine sahip, bu da istenmeyen hücreleri apoptoz sürecinde yok edebiliyor.

Araştırmacılar, “Bazı yarasa türlerinin, fillere benzer şekilde, ek bir anti-kanser stratejisi olarak p53 aktivitesini geliştirmiş olabileceğini düşünüyoruz,” diye belirtiyor. Aşırı p53 ise çok fazla hücrenin ölmesine neden olabilir. Görünen o ki yarasalar apoptoz dengesini iyi tutturuyor. İnsanlar da p53’e sahip, ancak bu genin kanser karşıtı özelliklerini bozan mutasyonlar, insan kanserlerinin yaklaşık %50’sinde mevcut.

Araştırmacılar ayrıca telomeraz enzimi üzerinde de incelemeler yaptılar. Yarasalar, telomerazın sürekli ifade edilmesiyle hücrelerini sonsuz kere çoğaltabilme yeteneğine sahip. Bu, kopyalama yaşlanması dediğimiz hücre çoğalmasının belli bir sayıyla sınırlandırılmasını önlüyor. Çalışmaya göre kopyalama yaşlanması “yaşlanma sürecine katkıda bulunan yaşla ilişkili iltihaplanmayı artırıyor,” fakat yarasalardaki eksikliği uzun ömürlülüğü teşvik ediyor gibi görünüyor. Ve sınırsız hücre çoğalması mükemmel bir kanser ortamı gibi görünse de yarasaların yüksek p53 aktivitesi herhangi bir kanser hücresini öldürebiliyor.

Dahası, “yarasaların benzersiz bağışıklık sistemleri, onları bir dizi ölümcül virüse karşı hayatta kalmalarını sağlıyor, ve birçok eşsiz bağışıklık adapte olmuş mekanizma, yarasalarda tanımlanmıştır,” diye yazıyor araştırmacılar. “Yarasa bağışıklık sistemleri ile ilgili bilgilerin çoğu insanlara ölümcül olan viral enfeksiyonlara olan toleransları çalışmalarından gelmektedir. Ancak, bu veya benzer bağışıklık adaptasyonları, tümörleri tanıyıp ortadan kaldırabilir,” ayrıca “iltihabı azaltarak potansiyel bir anti-kanser etkisi olabilir.”

Bir hücre zararlı kanser hücresine dönüşmek için birkaç adım veya “onkogenik darbe” almak zorundadır. Şaşırtıcı bir şekilde, araştırmacılar ayrıca, normal yarasa hücrelerinin kötü huylu hale gelmesi için sadece iki darbenin yeterli olduğunu buldu, yani yarasalar doğuştan kansere dirençli değil—“sağlam tümör-baskılayıcı mekanizmalar” kullanıyorlar, diye ifade edildiği gibi.

Çalışma ekibinin bulguları, kanser tedavisinde önemli sonuçlar doğuruyor. Özellikle çalışmada, halihazırda bazı anti-kanser ilaçlar tarafından hedef alınan p53 aktivitesinin arttırılmasının, kanseri ortadan kaldırabileceği veya büyümesini yavaşlatabileceği doğrulandı. Daha genel olarak, araştırmaları, bilim insanlarının her ölçekteki insani zorluklara çözüm ararken doğaya başvurduklarının bir başka örneğiydi. Çalışma yarasalara odaklansa da nihai hedef, her zaman, insanlarda kansere bir çözüm bulmaktır.

Bir yanıt yazın