
Google’ın yeni yapay zeka video aracı Veo 3, Türkiye’de kullanıma açıldı.
Google, yapay zekâ destekli video üretim aracı Veo’nun en yeni versiyonunu Türkiye’nin de dahil olduğu yeni bölgelerde kullanıma sunmaya başladı. Gemini platformuna entegre çalışan Veo 3, daha önce sadece sınırlı ülkelerde erişilebilirken, artık 71 yeni ülkede mevcut. Avrupa Birliği ülkeleri bu genişlemeye dahil edilmemişken, Türkiye’nin bu listeye eklenmesi kayda değer bir gelişme olarak öne çıkıyor. Böylelikle Türkiye, metinden video üretimi alanındaki global yeniliklere daha yakın olma fırsatını elde ediyor.
Model şu an için yalnızca Gemini’ın web sürümünde kullanılabiliyor ve yalnızca İngilizce dil desteği ile ses çıktısı sunuyor. Google’ın açıklamasına göre, kullanıcılar yazılı metinlerine dayanarak hızlı bir şekilde otomatik videolar oluşturabiliyor. Bu videolar, sadece görsellerle değil, sahneye uygun ses efektleri, çevresel sesler ve yapay olarak üretilen diyaloglar da içerebiliyor. Kullanıcı deneyimini artırmaya yönelik bu kapsamlı yaklaşım, metinden video üretimini yalnızca görsel unsurlarla sınırlamıyor.
Veo 3, içerik üreticilerinin yanı sıra video alanında profesyonelleri de hedef alıyor. Önceki modellere göre kamera geçişleri, sahne düzeni ve karakter davranışları gibi konularda daha tutarlı sonuçlar verdiği bildiriliyor. Kullanıcılar, sahne atmosferi, anlatım tarzı ve içerik yapısını ek komutlarla daha da özelleştirebiliyor. Ayrıca, kullanıcılar kendi yüzlerini ya da seslerini sistemde referans olarak kullanma imkânına da sahip.
Türkiye’deki içerik üreticileri için önemli bir araç: Veo 3, Gemini abonelik sistemi ile çalışıyor
Gemini Pro aboneleri, Veo 3’ü sınırlı bir deneme paketi ile kullanma hakkına sahip. Bu paket kapsamında kullanıcılar, 10 adet video oluşturma hakkı elde ediyor. Gemini Ultra aboneleri ise, günlük yenilenen haklarla sınırsız video üretimi yapabiliyor. Ayrıca Flow adı verilen modda, Ultra kullanıcılar 125 video üretme hakkına sahipken, Pro aboneler yalnızca 10 içerik oluşturabiliyor.
Yayınlanan örnek videolar, modelin metin komutlarına göre ürettiği sahneler ve ses uyumluluğunun genel olarak başarılı olduğunu gösteriyor. Kısa sürede hazırlanan içeriklerin teknik kalitesi, benzer sistemlere kıyasla daha ileri bir seviyede. Ancak, sistemin şu anda yalnızca İngilizce için ses üretmesi, bir sınırlama olarak değerlendiriliyor. Google’ın gelecekte Türkçe gibi diğer dillerde destek sunup sunmayacağı ise bilinmiyor.
Sistem, Türkiye ile birlikte Japonya, Güney Kore, ABD, Kanada, Brezilya, Meksika, Arjantin, Avustralya, Güney Afrika, Kenya ve Singapur gibi ülkelerde kullanılabiliyor. Avrupa Birliği ülkelerinin bu genişletme listesine dahil edilmemesi, modelin yasal veya düzenleyici sınırlamalardan etkilenmiş olabileceğini düşündürüyor. Ancak Türkiye gibi pazarların erişime açılması, Google’ın bu ülkeleri daha fazla üretim potansiyeli sunan bölgeler olarak gördüğünü ortaya koyuyor.
Geliştirilen sistemin özellikle sosyal medya içerik üreticileri ve dijital medya ajansları tarafından yeni bir üretim aracı olarak benimsenmesi bekleniyor. Metin komutlarıyla hızlı bir şekilde üretilen videolar, özellikle kısa video platformları için kayda değer bir içerik kaynağı olabilir. Bununla birlikte, yapay zekâ destekli sistemlerin içerik üretimindeki rolü, sahte içerik üretimi gibi etik ve güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor. Kullanıcıların kurgu röportajlar ya da gerçek dışı kayıtlar oluşturma imkânı, bu tür sistemlerin denetimi meselesini yeniden gündeme getiriyor.
Veo 3 ile üretilen içeriklerin hangi koşullarda kullanıma uygun olduğu ve telif hakları açısından hangi sınırlar içerdiği ise henüz netleşmiş değil. Google, içeriklerin belirli alanlarda paylaşılmasını önerirken, platformdan dışa aktarma ve ticari kullanım gibi konularda net kurallar belirlememiş durumda. Bu nedenle, içerik üreticilerinin bu araçla oluşturduğu videoların kullanımına yönelik belirsizlikler mevcut.
Her ne olursa olsun, Veo 3’ün Türkiye’de kullanıma sunulması, metinden video üretimi konusunda yerli kullanıcıların gelişmeleri daha yakından takip etmesine imkân tanıyor. Özellikle YouTube, TikTok ve Instagram gibi video odaklı platformlarda içerik üreten kullanıcılar için yeni bir seçenek sunulmuş oluyor. Video üretiminin basitleştirilmesi ve hızlandırılması, bu platformlardaki üretim döngüsünü de etkileyecek gibi görünüyor.