
Microsoft, Filistin protestolarına katılan iki çalışanını daha işten çıkardı.
Microsoft’un İsrail ile olan iş birliklerine karşı artan protestolara dair yeni gelişmeler yaşandı. Şirket, iki çalışanını daha görevden aldığını duyurdu. Bu karar, son günlerde Microsoft’un genel merkezinde gerçekleşen eylemlere katılım gösteren çalışanların işten çıkarılmasıyla bağlantılı. Protestocuların kimlikleri, Nisreen Jaradat ve Julius Shan olarak belirlendi.
Bu durum, “No Azure for Apartheid” isimli grubun faaliyetleriyle doğrudan ilişkilidir. Grup, Microsoft’un İsrail ordusu ve hükümeti ile yaptığı anlaşmaları uzunca bir süre boyunca eleştiriyor. Protestocular, kampüs içerisinde farklı noktalarda çadırlar kurarak eylemlerini genişletmeye çalıştı. Organizasyonun bir temsilcisi Hossam Nasr, işten çıkarılan iki kişinin bu eylemlerle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtti. Tüm bu gelişmeler, çalışanlar arasında tartışmaları da derinleştirmiş durumda.
Microsoft’un protestoları işten çıkarmalara yol açtı
Son günlerde benzer gerekçelerle iki çalışan daha işten çıkarıldı. O protestoda göstericiler, Microsoft Başkanı Brad Smith’in ofisine diyerek içeriden canlı yayın yapmayı tercih ettiler. Bu durum şirket yönetiminde ciddi bir tepki oluşturdu ve hemen ardından işten çıkarmaların konuşulmasına yol açtı. Böylece kısa süre içinde toplamda dört çalışan görevden alındı. Ancak dikkat çekici bir şekilde, protestolar halen devam ediyor.
Jaradat, daha önce tüm çalışanlara bir e-posta göndererek Filistin kökenli bir çalışan olarak yaşadığı zorlukları dile getirmişti. Paylaştığı mesajda, şirketin Filistin ve Gazze konularında iç iletişim kısıtlamalarına karşı tepkisini açıkladı. Bu tutumu, içinde bulunduğu özneler arasında destek bulsa da, yöneticiler tarafından bir kural ihlali olarak nitelendirildi.
“No Azure for Apartheid” grubunun eylemleri yıl boyunca çeşitli şekillerde devam etti. İlkbahar aylarında Microsoft yöneticilerinin düzenlediği canlı yayınlar birkaç kere kesintiye uğramıştı. Grubun kampüsün bir bölümünü işgal etme girişimi ise güvenlik güçlerinin müdahalesi ile sonuçlandı. Buna rağmen, protestocular ertesi gün çadırlar ve masalar ile geri dönerek kararlılıklarını gösterdiler. Ayrıca, şirket tabelasına dökülen kırmızı boya geniş yankılar uyandırdı.
Bu gösteri sırasında toplamda 18 kişi gözaltına alındı. Tüm bunlara rağmen, grup eylemlerine devam etmeyi ve seslerini daha da yükseltmeyi sürdürdü. Şirket ise disiplin konusundaki tutumunu korumakta ısrarcı oldu. Ancak yönetimin aldığı sert tedbirlerin protestoları tamamen sona erdiremediği aşikar. Bunun yanı sıra, bu süreç, çalışanlar arasında daha büyük bir ayrışmaya sebep olma riski taşıyor.
Geçtiğimiz hafta yapılan bir diğer eylemde protestocular yeniden Brad Smith’in ofisine girdi. Eylem sonrası Smith, bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyunu bilgilendirdi. Açıklamasında, Microsoft’un Azure bulut hizmetlerinin İsrail’de potansiyel kötüye kullanımına yönelik incelemeler yürütmekte olduğunu ifade etti. Bununla birlikte, eylemlerde kullanılan yöntemlerin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Ancak bu açıklama, protestocuların tepkisini yatıştırmaya yetmedi.
Microsoft’un aldığı bu kararlar, çalışanlar arasında farklı tepkilere yol açmış durumda. Bazıları disiplinin sağlanması adına işten çıkarmaların gerekliliğini savunurken, diğerleri ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini dile getiriyor. Bu tartışmalar yalnızca Microsoft’a özgü değil; Google ve Amazon gibi diğer teknoloji şirketlerinde de benzer sorunlar yaşanmakta.
Teknoloji firmaları ile çalışanları arasındaki bu çatışma giderek daha belirgin hale geliyor. Yapay zeka ve bulut teknolojilerinin askeri projelerde kullanımı, etik tartışmaların merkezinde durmaktadır. Çalışanların kendi kurumlarına karşı daha cesur tepkiler vermesi, artık daha sık karşılaşılan bir durum. Buna rağmen, yönetimler genellikle disiplin ve düzenin korunmasını öncelikli kılarak hareket etmektedir. Bu çatışmanın yakın bir zamanda sonlanması beklenmiyor.