Yapay Zeka

ABD, Çin ile Yapay Zeka Yarışında Stratejisini Değiştirebilir

Bu hafta sonu, Şanghay, Çin’in yıllık “Dünya Yapay Zeka Konferansı”na ev sahipliği yaptı. Çin ve ABD’den Huawei, Tesla ve Amazon gibi teknoloji devlerinin katıldığı, hükümet tarafından organize edilen bir yapay zeka buluşmasıydı.

Teması “Yapay Zeka Çağında Küresel Dayanışma” olan konferansı, Çin Başbakanı Li Qiang açtı ve geniş kapsamlı bir teklifle ortaya çıktı: Şanghay merkezli küresel bir yapay zeka işbirliği organizasyonu kurmak. Çin Dışişleri Bakanlığı, açık kaynak toplulukları ve ortak araştırmalar yoluyla uluslararası işbirliği çağrısında bulunan bir eylem planı yayımladı.

Çin’in yapay zeka mesajları yavaş yavaş “herkes için yapay zeka” gibiyken, Birleşik Devletler kendi yol haritası üzerinde bölünmüş durumda. Trump yönetimi, küresel ticarette ve özellikle yapay zeka ve teknoloji konusunda Çin’e karşı izole edici bir politika benimsemişti. Ancak son politika değişiklikleriyle, bu sert yaklaşım yumuşamış gibi görünürken, Washington’da Çin ile yapay zeka hakimiyeti yarışında dışlayıcı bir yaklaşımı sürdürmek mi yoksa dayanışma çağrılarına katılmak mı gerektiği konusunda iki kamp arasında bölünmüş durumda.

Yapay Zeka Jeopolitiğinde Gerilimli Bir Yıl

Bu yılın yapay zeka jeopolitiğinde gerilimli bir yılın ortasında, Pekin’in Çin odaklı bir yapay zeka işbirliği önerisi yankı buldu.

Birleşik Devletler, şimdiye kadar yapay zeka gelişiminde dünyaya liderlik etti. Ancak bu yılın başında, Çinli yapay zeka şirketi Deepseek’in düşük maliyetli fakat yüksek performanslı modeliyle elde ettiği büyük başarı sonucunda Amerika’nın rekabet üzerindeki güveni sarsıldı. Trump yönetimi, Çin’e gelişmiş teknoloji ihracatını sıkılaştırarak Pekin’in donanım erişimini durdurmayı hedeflemişti. Amaç, ülkenin hızlı yeniliğini engellemek, yapay zeka ekosistemini durdurmak ve Amerikan hakimiyetini korumaktı.

Ancak bu yasak tam olarak planlandığı gibi gitmedi.

Geçen hafta yayınlanan bir Financial Times raporu, yasaklı Nvidia B200 çiplerinden yaklaşık 1 milyar dolarlık miktarın ihracat kontrolleri yürürlüğe girdikten sonraki üç ay içinde Çin’e kaçak yollarla sokulduğunu ortaya koydu.

Yönetim, bu ayın başlarında Nvidia CEO’su Jensen Huang’ın şirketin daha eski H20 çiplerini Çin’e yasal olarak satmaya tekrar başlayacağını duyurduğunda yasak üzerindeki tavrını değiştirdi ve sessizce geri çekildi.

Özellikle, FT’nin bulguları, H20 yasağının gevşetilmesinden sonra kaçak B200 çiplerine olan Çinli karaborsa talebinin belirgin bir düşüşle karşılaştığını gösteriyor. Bu da, Çinli şirketlerin yasadışı yollardan en yeni teknolojiyi elde etmek yerine, daha eski çiplere yasal erişimi tercih ettiğini gösteriyor. (Kaçak çip alan şirketler, çipleri kendi veri merkezlerine kurarken Nvidia’nın önemli müşteri desteğinden yararlanamıyorlar.) Bu bulgunun doğurduğu sonuçlar, kapsamlı ihracat yasaklarının mantığını sorgulamaya açabilir.

Dayanışma Yoluyla Hakimiyet

Çin, yapay zeka geliştirmede küresel dayanışmayı sadece iyi niyetli bir jest olarak önermiyor. Açık işbirliği ve ortak araştırmalar Çin’deki yapay zeka teknolojisinin gelişimine yardımcı olmakla kalmıyor, aynı zamanda Çin’in yumuşak güç stratejisi olarak görülebilir. Bu işbirliğini Şanghay merkezli ve Çin’in şartları ve değerleri çerçevesinde konumlandırarak, Pekin, küresel yapay zeka ticaretindeki yerini sağlamlaştırmayı ve potansiyel olarak ABD’yi geçerek küresel yapay zeka hakimiyetini elde etmeyi hedefliyor.

Ancak, Trump Amerika’nın bu savaşı kazanmasını açıkça belirtmiş durumda.

“Amerika yapay zeka yarışını başlatan ülkeydi ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak burada Amerika’nın bu savaşı kazanacağını ilan ediyorum.” Trump, geçen hafta önlemleri duyururken böyle söyledi.

ABD’nin Çin ile ilgili korkuları iki yönlü: ekonomik üstünlüğü kaybetmek ve ulusal güvenliği tehlikeye atmak.

Şu an, Çin’in yapay zeka endüstrisi Nvidia gibi Amerikan çip üreticilerine bağımlı durumda. Kapsamlı ihracat yasaklarına kuşkuyla bakanlar, Çin’in gelişmiş Amerikan yapay zeka teknolojisine erişimi olmaması durumunda, kendi alternatifini geliştirmek zorunda kalacağını savunuyor. Eğer Çin Nvidia’ya gerçek bir rakip oluşturur ve yapay zeka donanımında kendine yetebilir hale gelirse, ABD küresel yapay zeka pazarındaki hakimiyetini kaybedebilir. Bu endişelerin merkezinde, yapay zeka sistemleri geliştirip Nvidia’nın en gelişmiş ürünleriyle rekabet eden Çinli teknoloji devi Huawei var.

Washington’daki bu yaklaşıma destek verenler, Amerikan ürünlerini pazara yayarak Çin’deki inovasyon ölçeğini kontrol altına almayı umut ediyor. Özellikle hangi çiplerin bu ülkeye gideceğini kontrol ederek, ABD, Çin’deki daha gelişmiş çip teknolojisinin yayılmasını engelleyebilir. Trump yönetiminin, eski Nvidia çip modelleri üzerindeki kısıtlamaları hafifletme kararı, bu mantığı izliyor ve belki de Financial Times’ın bulgularına göre meyvelerini veriyor.

Tekno-Milliyetçilik İçin Durum

İleri iki adım, geri bir adım.

ABD, çip ihracatı konusundaki kuralları gevşetmiş gibi görünse de, Trump yönetimi geçen hafta açıklanan Yapay Zeka Eylem Planına dayalı olarak hükümetin sert çizgisini sürdürmeye istekli.

“Gelişmiş yapay zeka hesaplaması, hem ekonomik dinamizmi hem de yeni askeri yetenekleri olanaklı kılan yapay zeka çağı için esastır,” diye yazdı yönetim eylem planında. “Bu kaynağa yabancı düşmanlarımızın erişimini engellemek, stratejik rekabet ve ulusal güvenliğin hem de bir meselesidir. Bu yüzden ihracat kontrol uygulamalarında yaratıcı yaklaşımlar izlemeliyiz.”

Daha sıkı ihracat kontrolleri yanlıları, Çin’in yapay zeka gelişimi konusunda önemli ulusal güvenlik endişelerine sahip.

Çinli yapay zeka şirketleri bu yıl Deepseek ve Alibaba destekli Kimi K2’nin piyasaya sürülmesiyle en yeni donanımlara ihtiyaç duymadan AI standardını aşan AI modelleri oluşturabilir. Yeni nesil çipler Çin’in dışında tutulurken, eski modeller çip satışlarına hakim durumda, bu mutlaka amerikalılardan daha iyi olmasa daîidnediğinde tahtından edebilir. Pazar rekabetini çok daha ileriye götürmenin yanı sıra, bu modeller Çin ordusunda kullanıldığında güvenlik riskleri de doğurabilir.

Çin ve ABD doğrudan bir askeri çatışmanın içinde olmasa da, iki süper güç arasında üst düzey gerilimler söz konusu, özellikle Çin’in Tayvan ve Güney Çin Denizi’ndeki toprak iddiaları ve bölgede Amerikan müdahaleleri üzerinde.

Ticaret Görüşmeleri ve Sonraki Aşama

Tüm bu gelişmeler, ABD ve Çin ticaret müzakereleri Stockholm’de yapılırken yaşanıyor. Bu görüşmelerde, ülkeler bir tarif anlaşmasına karar vermeyi ya da daha önce uzatılan ateşkesin süresini henüz belirlenmemiş bir tarihe kadar uzatmayı planlıyor.

Bu görüşmelerin sonucu ne olursa olsun, kağıt üzerinde ifade edilenden çok daha geniş kapsamlı olacak. Küresel yapay zeka hakimiyeti savaşının bir sonraki aşamasının sahnesini hazırlayabilir.

Bir yanıt yazın