
Turkcell Direktöründen Açıklama: Yapay Zeka ile Değer Üretmek Mümkün Mü?
Son yıllarda yapay zeka teknolojileri, mobil uygulamalardan kurumsal süreçlere kadar geniş bir spektrumda hızla yer buldu. 23 Mayıs sabahı Ankara’da düzenlenen AITS 2025 Zirvesi’nde, Turkcell Yapay Zeka ve Analitik Çözümler Direktörü Yusuf Yiğit, yapay zekanın günümüzde yarattığı değeri, mevcut dönüşümleri ve gelecekteki potansiyelleri derinlemesine anlattı.
Yiğit, geçtiğimiz yıl içinde gerçekleşen üretken yapay zeka alanındaki önemli gelişmelere dikkat çekerek, teknolojinin demokratikleşmesi ile daha küçük boyutlu modellerin büyük işler başardığını vurguladı.
Üretken Yapay Zeka Çağı: Model Demokratikleşmesi ve Düşünen Yapay Zekalar
Yapay zeka dünyasında son zamanlarda iki önemli paradigma değişikliği yaşandı: model demokratikleşmesi ve düşünme yeteneğine sahip modellerin ortaya çıkışı. Yusuf Yiğit, bu dönemi şu şekilde ifade ediyor:
Önceleri büyük veri setleriyle beslenen büyük modeller, günümüzde daha kompakt yapılar ile üst düzey performans sergiliyor. Farklı ülkelerdeki açık ve kapalı kaynaklı modeller arasındaki rekabet, teknolojiyi herkesin erişebileceği bir hale getiriyor.
Ekonomik Gerçeklik: Tüm Bu Yapay Zeka Çabalarına Değer mi?
Buradaki ana sorun, üretken yapay zekanın etkisini sadece model geliştirme ile sınırlı görerek, gerçek kullanım senaryolarına yeterince entegre edememekten kaynaklanıyor.
Başarı Hikayeleri: Yapay Zekanın Gerçek Etki Alanları
Yusuf Yiğit’e göre yapay zekanın gerçek anlamda değer kazandırdığı üç temel alan bulunuyor:
Yazılım Mühendisliği: Günümüzde yazılan kodların yaklaşık %25’i artık yapay zekalar tarafından oluşturulmakta. Bu durum, geliştiricilerin hızını ve verimliliğini belirgin ölçüde artırıyor.
Sohbet Arayüzleri (Chatbotlar): ChatGPT gibi araçlar, günlük yaşamda önemli bir yardımcı haline geldi. Yapay zekalar, yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi.
İçerik Üretimi ve Analizi: Pazarlamadan hukuk metinlerine, ödevlerden makale analizlerine kadar geniş bir yelpazedeki içerikler, yapay zeka sayesinde daha kolay ve hızlı bir şekilde üretiliyor.
Bu alanların ortak noktası, insan faktörünün hâlâ işin merkezinde olması. İnsan editörlüğü ve yönlendirmesi, bu sistemlerin başarısının temel anahtarı olarak öne çıkıyor.
Geçmişin Dersleri: Buhar Makinesinden Elektrik Motoruna
Yusuf Yiğit, yapay zeka devrimini anlamak için tarihsel bir bakış açısı sunuyor. 1880’lerde elektrik motorlarının sanayiye girmesi ve bu etkilerin ancak 30-40 yıl sonra kendini göstermesi buna bir örnektir.
Burada en önemli ders, paradigma körlüğünden kurtularak teknolojiyi iş süreçlerine gerçekten entegre etmektir. Yapay zeka, mevcut süreçlere eklenen bir modül olmaktan ziyade, süreçleri köklü bir şekilde değiştiren bir devrim olarak ele alınmalıdır.
Yapay Zeka Modellerine Turkcell’in Yaklaşımı
Turkcell, yapay zekayı kendi süreçlerine nasıl entegre ediyor? Yusuf Yiğit, bunu üç katmanlı bir yapıyla açıklıyor:
- Model Katmanı: Yapay zekanın temel yapı taşlarıdır. Bu, büyük yatırımlar gerektirmektedir.
- Platform Katmanı: İş akışlarını yöneten platformlardır. Bugün birçok start-up bu alanda yenilikçi çözümler sunmaktadır.
- Çözüm Katmanı: Turkcell gibi şirketlerin hızlıca uygulama geliştirebildiği bir alandır.
Bu katmanlı yaklaşım, hem finansal kaynakları hem de insan kaynağını en verimli şekilde kullanmaya olanak sağlamaktadır.
Prototip Mezarlığından Kurtulmak: Gerçek Faydaya Odaklanmak
Üretken yapay zeka dünyasının en büyük tehlikelerinden biri, geliştirilen projelerin gerçek dünya kullanımına geçmeden “prototip mezarlığı” olarak adlandırılan bir aşamada sıkışıp kalmasıdır. Turkcell Yapay Zeka ve Analitik Çözümler Direktörü Yusuf Yiğit, üretken yapay zeka uygulamalarında prototip ile gerçek ürünler arasındaki uçurumun, birçok şirketin ve girişimin değer yaratma kapasitesini ciddi şekilde sınırladığını vurgulamaktadır.
Üretken yapay zekanın en cazip yönlerinden biri, heyecan verici fikirlerin ve yenilikçi çözümlerin hızlı bir şekilde hayata geçirilebilmesidir. Ancak Yiğit, bu hızın yanıltıcı olabileceğini de belirtmektedir:
Bu durumun temel nedeni, yapay zekanın doğasında bulunan öngörülemeyen sorunlar ve gerçek dünya senaryolarıyla prototip aşamasında yeterince yüzleşilmemesidir. Örneğin, bir yapay zeka asistanının prototip aşamasında ortaya koyduğu sonuçlar, kontrollü bir ortamda son derece tutarlı görünebilir. Ancak gerçek kullanıcılar ve iş süreçleriyle karşılaştığında, modelin tahmin edilemeyen davranışları, performans düşüklükleri ve en önemlisi kullanıcı deneyimi sorunları ortaya çıkabilir.
Yiğit’e göre, bu sorunun üstesinden gelmek için, işin en başında prototip aşamasına dahi geçmeden önce gerçek kullanım senaryolarına odaklanmak gerekmektedir. Yani ilk aşamada üretilen çözüm, kağıt üzerinde ya da kapalı ortamlarda heyecan verici bir sonuç vermiş olsa bile, aşağıdaki sorulara net yanıtlar içermelidir:
- Bu prototip gerçek dünyada hangi sorunu çözüyor?
- Hangi kullanıcı ihtiyaçlarına somut cevaplar veriyor?
- Üretim ölçeğinde kullanılmak üzere hangi ek teknolojik, ekonomik ve insani kaynaklar gerekecek?
- Kullanıcıların gerçek davranışları, sistemin performansını nasıl etkileyecek?
Yusuf Yiğit’in önemli bir noktaya değindiği konular:
Yapay zeka projelerini erken aşamada gerçek kullanıcılarla test etmek, kullanıcı geri bildirimlerini sürekli değerlendirmek ve gerçek sorunlar üzerine erken aksiyonlar almak, prototiplerin sonunda gerçek ürünlere dönüşme başarı oranını önemli ölçüde artırır. Bu bağlamda, prototip aşamasının sadece teknik bir deney değil, aynı zamanda iş stratejisinin ve kullanıcı ihtiyaçlarının merkezde olduğu kritik bir aşama olduğu unutulmamalıdır.
Yiğit, “Prototip aşamasında insan faktörünün önemini asla göz ardı etmemeliyiz,” diyerek ekliyor:
Bu durum, prototip mezarlığından kaçınmanın yolunun, teknolojik heyecana kapılmadan önce yapay zeka çözümlerinin gerçek dünya problemlerine nasıl yanıt verebileceğini sistematik olarak ele almak gerektiğini göstermektedir.
Türkçe Yapay Zeka Ne Durumda?
Yapay zekanın küresel gelişimi büyük bir hız kazanırken, dil bariyeri teknolojik uçurumun önemli bir unsur haline geldi. Günümüzde İngilizce gibi belirli diller, yapay zeka modellerinde yoğun olarak temsil edilirken, Türkçe gibi dünya üzerindeki önemli nüfuslar tarafından konuşulan birçok dil yeterince temsil edilmiyor.
Yusuf Yiğit, Türkçe’nin yapay zeka alanındaki eksik temsilinin Türkiye’nin dijital geleceği açısından büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor ve şunları ifade ediyor:
Türkçe’nin yapay zeka modellerindeki eksiklik, günlük yaşamda kullanılan ürünlerin kalitesini, yapay zeka temelli hizmetlerin kapsamını ve kullanıcı deneyimini doğrudan etkiliyor. Örneğin, İngilizce tabanlı modellerle yapılan tercümeler, sohbet robotları ve sesli asistanlar, Türkçe diline özgü dilbilgisel ve kültürel farklılıklar nedeniyle tatmin edici sonuçlar sağlayamayabiliyor.
Yusuf Yiğit’e göre bu eksikliği kapatmak için stratejik bir yol haritası gerektiği vurgulanıyor:
- Türkçe için kapsamlı veri setleri oluşturulmalı ve açık kaynak olarak paylaşılmalıdır.
- Büyük dil modellerinin (LLM) Türkçe dilinde eğitilmesi ve optimize edilmesi için akademik çevreler, özel sektör, girişimler ve kamu kurumları arasında güçlü iş birlikleri sağlanmalıdır.
- Türkçe dil modellerinin eğitimi ve geliştirilmesi için yerli ve uluslararası finansman kaynakları harekete geçirilmelidir.
Yiğit, tüm paydaşların ortak bir vizyon oluşturmasının önemine dikkat çekiyor:
Türkçe büyük dil modellerinin geliştirilmesi, yapay zekanın tüm potansiyelinden yararlanabilmek için kaçınılmaz bir adımdır. Bu adımın atılması, yalnızca teknolojik gelişim açısından değil, ekonomik ve sosyal açıdan da büyük bir değer yaratacaktır.
Türkçe dilinin yapay zeka modellerinde daha etkin bir şekilde temsil edilmesi, sadece Türkiye’nin değil, Türkçe konuşan geniş coğrafyaların dijital geleceği açısından stratejik bir dönüm noktası olacaktır. Bu doğrultuda veri toplama, işleme ve model eğitimi süreçlerinde ülke çapında ortak bir hareket başlatılmalıdır. Yiğit’e göre bu yaklaşım, Türkiye’nin yapay zeka alanında küresel boyutta etkili bir aktör olmasının önünü açacak ve uluslararası rekabette önemli avantajlar sağlayacaktır.
Sonuç olarak, Yusuf Yiğit Türkçe’nin yapay zekada güçlü bir şekilde temsil edilmesinin, dijital teknolojilerde bağımsız ve güçlü bir Türkiye’nin anahtarı olduğunu kaydediyor ve ekliyor:
Turkcell’in Yapay Zeka Prensipleri: İnsan, Güven, Değer ve Sürekli Öğrenme
Turkcell, yapay zekayı kullanırken dört temel ilkeleri merkezine alıyor:
- İnsan Odaklılık
- Güvenli ve Etik Yapay Zeka
- Değer Odaklı İnovasyon
- Sürekli Öğrenme
Bu ilkeler, Turkcell’in yapay zeka stratejisinin temelini oluşturuyor.
Sonuç Olarak: Yapay Zeka Değil, İnsan Odaklı Bir Gelecek
Yapay zeka, insanlık için en son büyük devrim olarak kabul edilebilir. Ancak bu devrim, sadece teknoloji ile değil, insanı merkeze alan bir yaklaşım ile başarılı olacaktır.
Bu anlayış, Turkcell’in yapay zeka ile geleceğe dair vizyonunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.