Yapay Zeka

Yapay Zeka ile Yapay Marco Rubio Sesi: Trump Yetkililerine Şaşırtıcı Çağrılar

Devlet çalışanları, sürekli Marco Rubio’dan gelen aramaları alıyorlar—ki bu zaten başlı başına yeterince kötü bir durum, sonuçta onunla konuşmak zorunda kalıyorlar. Ancak işleri daha da kötüleştiren durum, arayan kişinin gerçekten Marco Rubio olmaması, bunun yerine sesini yapay zeka yazılımıyla taklit eden kimliği belirsiz bir kişi olması. Bu durum, bir Washington Post raporuna göre bildirildi.

Bu teknolojik olarak ileri düzeydeki telefon şakacısının, rapora göre en az üç dışişleri bakanı, bir vali ve bir Kongre üyesiyle iletişim kurduğu söyleniyor. Telefon ve mesaj yoluyla yapılan bu iletişim girişimleri, Signal üzerinden geliyor ve dolandırıcılar oldukça inandırıcı bir taklit kampanyası oluşturmuş gibi görünüyor. Aramalar ve mesajlar “[email protected]” şeklinde gelen bir görüntüleme adıyla yapılıyor, bu da oldukça resmi görünse de, Washington Post’un açıklamasına göre, aslında Rubio’nun gerçek e-posta adresi değil.

Şimdiye kadar, arayan kişi çok sayıda sesli mesaj bıraktı ve alıcıları Signal üzerinden konuşmaya davet eden birkaç mesaj gönderdi. Washington Post’un eline geçen bir Dışişleri Bakanlığı mesajına göre, bu kampanyanın arkasındaki kişi veya kişilerin sosyal mühendislik yapmaya çalıştığına inanılıyor ve bunun amacı bilgi veya hesaplara erişim elde etmek.

Bu durumda aramalar içeriden gelmiyor, çünkü Dışişleri Bakanlığı ve FBI aramaların arkasındaki kişiyi tespit edememiş, ki bu pek hoş bir durum değil. Başka bir “ideal değil” kategorisine alınabilecek detay ise Rubio’nun bu taklitçilik depremine maruz kalan tek yetkili olmaması. Mesaja göre, diğer Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de e-posta üzerinden taklit edilmeye çalışılmış.

Siber güvenlik cephesinde Trump yönetiminin ikinci dönemi için pek parlak bir başlangıç olmadığı açık. İnsanlar her zaman güvenlik zincirinin en zayıf halkası ve hata yapmaya müsait olsa da, bu ekip işbaşına geldikleri günden beri kendi kalelerine gol atıyor gibi. Signalgate skandalı buna örnek olarak gösterilebilir; eski ulusal güvenlik danışmanı Mike Waltz’ın Yemen saldırısıyla ilgili bir Signal sohbetine yanlışlıkla The Atlantic editörünü eklemesiyle ortaya çıkmış, ardından Trump’ın ulusal güvenlik aygıtının Pentagon’dan gelen uyarılara rağmen sürekli Signal kullandığı ortaya çıkmıştı. Sonuç olarak, bu grup tarafından kullanılan modifiye Signal sürümü hacklenmişti.

Mayıs ayında Beyaz Saray Genelkurmay Başkanı Susie Wiles’ın telefonunun ele geçirilmesi konusu da göz ardı edilecek bir olay değildi. Cihazındaki hükümet yetkilisi kişilere, tanımadıkları numaralardan mesajlar gelmeye başladı ve bu durum pek de umursanmayan bir olay olarak kalmıştı. Trump ise bu durumu küçümsercesine geçiştirmiş ve kimsenin böyle bir şeye inanmayacağını söylemişti.

Bu şahısların, nükleer fırlatma kodlarını masalarında duran yapışkan notlara yazmadıklarını umalım.

Bir yanıt yazın