Anket Sonuçları: Bilim İnsanlarının %75’i ABD’den Ayrılmayı Düşünüyor!
Nature dergisinin 1000’den fazla bilim insanıyla gerçekleştirdiği bir anket, Trump yönetiminin federal ve üniversite fonlarını kesmesiyle oluşan belirsizlikler nedeniyle, bilim insanlarının %75’inin Amerika Birleşik Devletleri’ni terk etmeyi düşündüğünü ortaya koydu.
İkinci Trump döneminin başlamasından bu yana, araştırma fonları üniversitelere ve federal kurumlara etkinlik bahanesiyle azaltılmış durumda, bu da ülkenin bilimsel keşifler konusundaki ilerlemesini ciddi şekilde kısıtlayabilir.
Son anket, Amerikan yönetiminin bu eylemlerinin ülkenin, yurtdışında belirsizlik veya düşmanlıkla karşı karşıya kalan bilim insanları için güvenli bir sığınak olma konumunu tehlikeye atabileceğini gösteriyor. Nobel ödüllü Albert Einstein, Niels Bohr ve Enrico Fermi gibi birçok bilim insanı, 20. yüzyılın başlarında Avrupa’da faşist hükümetler yükselirken Amerika’ya göç etmişti. Anket sonuçlarına göre, bu soğuk etki, araştırmacıların daha iyi imkanlara sahip başka yerlere gitmesine neden olabilir.
Nature’a göre, bu ülkeyi terk etmeyi düşünenlerin sayısı, özellikle doktora öğrencileri ve mezuniyet sonrası araştırmacılar gibi kariyerinin başındaki bilim insanları arasında daha yüksek. Anket sonuçları, 690 doktora sonrası araştırmacıdan 548’inin (%79.4) ayrılmayı düşündüğünü, 340 doktora adayından ise 255’inin (%75) bu kararı değerlendirdiğini gösteriyor. Nature, Avrupa ve Kanada’nın taşınma için favori yerler arasında olduğunu belirtiyor.
Nature’a konuşan birçok araştırmacı, ABD’den ayrılmak istemediklerini, ancak yönetimlerinin tutumları nedeniyle bilimsel araştırma yapmak için daha iyi fırsatların yurt dışında olduğunun açıkça görüldüğünü belirtti.
Bu ayın başlarında, Fransa’daki Aix Marseille Üniversitesi, ABD’deki birkaç düzine bilim insanının ülkeyi terk etmek isteyen Amerikalılar için güvenli bir liman sunan çağrısını yanıtladığını bildirdi. İlgilenen araştırmacılar arasında Stanford, Yale, NASA, Ulusal Sağlık Enstitüleri gibi kurumlar yer alıyordu.
İkinci Trump yönetimi, bilim hedeflerini açıkça hedef almış durumda. Ocak ayından bu yana, yönetimin Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST), Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) ve Ulusal Park Servisi (NPS) gibi kurumlarda binlerce federal çalışanı işten çıkardığı ve daha geniş bir yelpazedeki kurum ve programlarda fonları kestiği bildiriliyor.
En iyi niyetlerle düşünüldüğünde—sadece bir düşünce deneyi olarak, biraz şüphelerinizi askıya alın—yönetimin hükümeti daha verimli hale getirmek amacıyla boşa harcanan harcamaları azaltmaya çalıştığı iddia edilebilir.
Artık o iyimser düşüncelerden kurtulabilirsiniz. Gizmodo’ya konuşan uzmanlara göre, hükümetin direktifleri bu kurumların verimliliğini alt üst etti ve yurtiçinde ve yurtdışında yılların ilerlemesini geri alma riski taşıyor.
Ancak bu kesintilerin bir kısmı da 2025 Projesi adlı, çevre korumalarını özgürlük ve kişisel özgürlükler adına agresif bir şekilde azaltmayı amaçlayan muhafazakar bir hareketle uyumlu olarak yapılmaktadır. Dolayısıyla, bazı işten çıkarmalar görünüşte mali kaygılardan kaynaklanırken, aynı zamanda yönetimin ideolojik çerçevesiyle de uyum içindedir.
Bu ay, Trump yönetimi, ülke içindeki HIV önleme çabalarına yapılan desteği kesmeyi düşünüyor—Trump’ın ilk döneminde açıkladığı HIV’i ülke içinde 2030’a kadar yok etme hedefini geri çekiyor. HIV konusunda Trump yönetiminin etkisi altında kimlerin olduğu belli değil, ama açık ki onların bulaşıcı bir cazibesi var.
Fon değişiklikleri, özellikle Beyaz Saray’ın çeşitlilik, eşitlik ve katılımcılık (DEI) programlarına yöneliminden vazgeçme isteğiyle teşvik edilen kültürel değişimlerle de birlikte geliyor. Muhafazakar çevrelerde “uyanmış” gündemin simgesi olarak görülen DEI, tartışmaların odağında yer alıyor.
Geçen hafta, NASA Watch, NASA’nın “DEI Temizlik Ekibi” tarafından, ajans internet sitesinden Ay’a ilk giden kadının kurgusal hikayesini anlatan çizgi romanları kaldırdığını bildirdi. Henüz hiçbir kadın Ay’a ayak basmadı, ama Artemis misyonları bunu değiştirecek—ancak bu, artık NASA’nın bir önceliği olup olmadığı daha belirsiz.
ABD’nin bilimsel keşiflerin kalesi olarak kalmak istemesi durumunda, genç ve parlak zihinleri ülke içinde kalmaları ve alanlarında lider olmaları için fırsatlar sunduğunu göstermesi gerekecek. Son birkaç aydır Trump yönetimi, insanları bu fikirden uzaklaştırdı ve gündemlerinde tam gaz devam edecek gibi görünüyor.