
Bilim İnsanlarının 27 Milyon Ton Plastik Buluğu Yer Şok Edici!
Okyanuslarımızda yüzen yüz milyonlarca ton plastik ve tükürüğümüzde, kanımızda, anne sütümüzde, ve menimizde bulunan mikroplastiklere rağmen, araştırmacılar bugüne kadar üretilmiş tüm plastiklerin izini tam olarak sürememişti. Ancak yeni bir çalışma, bu konuda büyük bir ilerleme kaydetti.
Hollanda Kraliyet Deniz Araştırmaları Enstitüsü (NIOZ) ve Utrecht Üniversitesi’nden araştırmacılar, deniz kirliliğine neden olan nanoplastiklerin gerçek miktarını hesaplayan ilk kurum olduklarını iddia ediyor. Bu araştırmaya göre, sadece Kuzey Atlantik Okyanusu’nda 27 milyon ton, 1 mikrometreden (μm) küçük yüzen plastik parçacık bulunduğunu keşfettiler.
Araştırmacılar, “Deniz alanındaki plastik kirliliği yaygın, ancak bilim dünyası makroplastikler ve mikroplastikler üzerinde daha çok duruyor. Buna karşılık, denizlerdeki nanoplastikler (<1 μm) büyük ölçüde sayısal olarak belirlenemedi, bu da plastik sınıfının kütle bütçesi hakkında ciddi boşluklar bıraktı,” diye Nature dergisinde yayımladıkları çalışmalarında açıklıyorlar. “Bulgularımız, nanoplastiklerin deniz plastik kirliliğinin hakim kısmını oluşturduğunu öne sürüyor.”
Bu sonuçlara ulaşmak için Utrecht mezunu ve çalışmanın yazarlarından Sophie ten Hietbrink, Azor Adaları’ndan Avrupa’nın kıta sahanlığına kadar seyahat eden bir araştırma gemisindeyken 12 farklı noktadan su örnekleri topladı. Örnekleri, 1 mikrometreden büyük olan her şeyden filtreledi ve geride kalanları moleküler analize tabi tuttu. Elde edilen sonuçlar daha sonra tüm Kuzey Atlantik Okyanusu’na genellendi.
Ten Hietbrink, bir NIOZ açıklamasında “27 milyon ton şok edici bir miktar,” dedi. “Fakat bu bulgu, eksik plastiğin bir kısmının cevabını veriyor. Büyük bir kısmı görünmez şekilde okyanuslarımıza yayılmış durumda.”
Ne yazık ki, nanopartiküller birçok yoldan okyanuslara ulaşabiliyor. Bazıları nehirlerle gelirken, bazıları yağmurla ya da kuru birikimle gökten düşüyor. (Hatta gökyüzünde bile plastik kirliliği tespit ettik.) Büyük plastik parçacıkları dalgalar ve/veya güneş ışığı tarafından parçalandığında da nanopartiküller oluşabiliyor. Artık asıl soru, bu kirliliğin dünya ve canlılar üzerindeki -biz de dahil- etkisinin ne olduğu.
“Nanoplastiklerin vücudumuzda derinlere kadar nüfuz edebildiği zaten biliniyor. Beyin dokusunda bile bulunmuş durumda. Artık okyanuslarda da bu kadar yaygın olduklarını bildiğimize göre, tüm ekosistemi, bakteri ve diğer mikroorganizmalar ile balıklardan insan gibi tepe avcılara kadar etkilediklerini görüyoruz,” dedi NIOZ’dan jeokimyacı ve çalışmanın bir diğer yazarı Helge Niemann. “Bu kirliliğin ekosistemi nasıl etkilediği daha fazla araştırma gerektiriyor.”
Ancak eksik plastik paradoksu tamamen çözülmüş değil, çünkü tüm plastikler örneklerde temsil edilmedi. Örneğin, polietilen veya polipropilen bulunamadı.
Niemann, “Bunların çalışmada başka moleküller tarafından maskelenmiş olması muhtemel. Nanoplastiklerin diğer okyanuslarda da bu kadar yaygın olup olmadığını bilmek istiyoruz. Öyle olmaları korkulabilir, ancak bu henüz kanıtlanmamış,” diye ekledi. “Orada bulunan nanoplastikler, bir daha temizlenemez. Bu nedenle, bu araştırmanın önemli bir mesajı, en azından çevremizin plastiklerle daha fazla kirlenmesini önlemek olduğu.”