
“Microdoz LSD: ADHD İçin Çözüm Değilmiş!”
LSD birçok şeyi yapabilir ama bir kişinin dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğuna (DEHB) pek faydası dokunmaz. Yakın zamanda yapılan küçük bir klinik çalışmada, psikedelik mikrodozların DEHB olan insanlarda önemli bir tedavi etkisi göstermediği tespit edildi.
İsviçre’nin Basel Üniversitesi araştırmacıları tarafından yürütülen bu çalışma, bu ay JAMA Psychiatry dergisinde yayınlandı. DEHB olan kişilerde, haftada iki kez düşük dozlarda alınan LSD’nin belirtileri iyileştirmede plasebodan daha etkili olmadığı görüldü. Ancak, araştırmacılar LSD’nin yine de depresyon gibi diğer durumlar için faydalı olabileceğini dikkatle belirtiyor.
LSD, psilosibin ve MDMA gibi eğlence amaçlı kullanılan psikedelik ilaçlar, sağlık alanında umut vaat ediyor. Yapılan çeşitli çalışmalar, bu ilaçların bariz psikedelik etkiler üreten dozlarda alınmasının, depresyon ya da travma sonrası stres bozukluğu gibi zorlu vakaların tedavisinde, özellikle terapilerle birlikte kullanılabileceğini göstermiştir. Bazı araştırmalar ayrıca LSD’nin düşük dozlarda alınmasının, yani mikrodozların, geleneksel tedavilerden daha etkili bir şekilde DEHB semptomlarını hafifletebileceğini öne sürdü. Ancak Basel araştırmacıları, bu LSD kullanımını sistematik olarak inceleyen ilk plasebo kontrollü çalışmanın kendilerine ait olduğunu söylüyor.
Faz IIa denemesi, 18 ile 65 yaşları arasındaki tanılı 53 DEHB hastasını içeriyordu. Altı hafta boyunca, katılımcılar rastgele olarak haftada iki kez plasebo ya da düşük dozlarda LSD almak üzere iki gruba ayrıldı. Doz, rekreasyonel dozun altında ve araştırmacılara göre mikrodoz olarak kabul edilebilecek düzeyin üst sınırında olan 20 mikrogramdı.
Her iki gruptaki katılımcılar da çalışmanın başlamasından iki hafta sonra DEHB semptomlarında iyileşme bildirdi, ancak LSD grubu plasebo grubundan belirgin şekilde daha iyi sonuç vermedi. Araştırmacılar, LSD’nin 20 mikrogramının insanlarda hafif akut psikedelik etkiler yaratabileceğini belirtiyor ve LSD aldığını düşünen kişiler, plasebo aldığını düşünen kişilere göre daha büyük bir iyileşme bildirmiştir. Ancak, plasebo grubundakiler de dahil olmak üzere neredeyse her katılımcı LSD grubunda olduğunu düşündü ki bu, körleştirmenin genellikle etkili olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, bulgular LSD mikrodozlarının insanların DEHB semptomları üzerinde somut bir farmakolojik etkisi olmadığını işaret ediyor. Çalışmanın başyazarı Lorenz Müller, üniversite tarafından yapılan bir açıklamada “Bu durum öne sürülen öznel tedavi faydalarının, gerçek madde yerine fayda beklentisi ve plasebo etkisinden kaynaklandığını gösteriyor” dedi.
Olumlu açıdan, araştırmacılar düşük doz LSD’nin genel olarak güvenli ve tolere edilir olduğunu buldular. Sonuçlar ayrıca LSD’nin, küçük dozlarda bile diğer koşullar için faydalı olabileceğini kanıtlamaz. Ancak bu, LSD mikrodozlarının faydalarının insanlarca düşünüldüğünden daha az olduğunu öne süren ilk çalışma değil. Çalışmanın negatif çıkması, plasebo kontrollü klinik çalışmaların ilaçların test edilmesinde neden altın standart olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Psikedelik terapi geleceği konusunda insanların umutlu olduğu göz önüne alındığında, araştırmacılar sağlam araştırmanın çok daha önemli olduğunu belirtiyor. Onların denemesi ile LSD’nin DEHB üzerindeki önceki çalışmalar arasındaki tutarsızlık, “plaseboya duyarlı ve beklenti yanlılığına eğilimli düşük doz psikedeliklerin potansiyel faydalarının geçerliliğiyle değerlendirilmesi gerektiğinde randomize plasebo kontrollü çalışmaların önemini vurgulamaktadır” diye yazdılar.