
Nadir Alerji Nedeniyle İki Yıl Süren Hıçkırık Krizleri
Kötü bir hıçkırık krizi hakkında konuşalım. Yakın zamanda yayımlanan bir vaka raporunda doktorlar, alerjik bir durum nedeniyle yıllarca tedavi edilemeyen hıçkırıkların pençesine düşmüş yaşlı bir adamı anlatıyor.
Lübnanlı doktorlar bu ilginç tıbbi hikayeyi bu ay Journal of Medical Case Reports dergisinde yayınladıkları bir makalede ayrıntılı olarak ele almış. Adamın hıçkırıkları o kadar kötü hale gelmiş ki sonunda hastaneye yatırılmak zorunda kalmış. Doktorlar, bilinen ancak nispeten nadir görülen bir alerji türünün sıradışı bir tezahürünü keşfetmiş. Neyse ki, neden keşfedildikten sonra uygun tedavi uygulanmış ve adamın hıçkırıkları nihayet durmuş.
Hıçkırık, diyaframın, göğüs kafesinin tabanında yer alan ve esasen nefes almamıza yardımcı olan ince bir kas, istemsiz kasılmalarıdır. Genellikle hızlı yemek yeme, gazlı içecek tüketme veya heyecanlanma gibi sıradan şeylerden kaynaklanan kısa süreli bir sıkıntıdır. Ancak nadiren, devam eden hıçkırıklar daha ciddi bir sağlık sorununun işareti olabilir.
Bu vaka raporuna göre, adam iki yıldan fazla bir süredir nedeni belirsiz şekilde gelip giden hıçkırıklardan muzdaripmiş. Sorunu çözmek için baclofen (bir kas gevşetici), chlorpromazine (kronik hıçkırıklar için bazen kullanılan antipsikotik) ve proton pompa inhibitörleri (asit reflüsünü tedavi etmek için kullanılan) gibi çeşitli ilaçlar kullanmış, ancak hiçbiri işe yaramamış. Sonunda, iki hafta boyunca durmayan hıçkırıklar ve yorulmasına neden olan bir yorgunluk yaşamaya başlamış ve hastaneye yatırılmış.
Başlangıçta, doktorlar adamın hıçkırıklarına neden olan açık bir belirti bulamamış. Ancak yapılan kan testi, adamın eosinofil adı verilen beyaz kan hücrelerinde alışılmadık bir yükseklik olduğunu göstermiş. Bu hücreler genelde parazit enfeksiyonlar ile mücadeleye yardımcı olur; ancak alerji ve astım belirtilerine de katkıda bulunabilir. Normalde, bir yetişkinin beyaz kan hücrelerinin %1 ila %4’ü eosinofil olacaktır. Ancak adamın eosinofil oranı %18’miş ve parazit enfeksiyonuna dair bir belirti yokmuş. Sonraki testler ise adamda eosinofilik özofajit, kısaca EoE olarak bilinen bir durum olduğunu doğrulamış.
EoE, vücutta başka yerlerde de olabilen özofagustaki eosinofil birikiminden kaynaklanır. EoE atakları genellikle belli başlı alerji tetikleyicileriyle ortaya çıksa da tipik gıda alerjisinden farklı bir bağışıklık yanıtıdır. Örneğin, alerjenlere karşı gecikmiş bir tepki yaşarlar; klasik fıstık alerjisinde olduğu gibi anında bir reaksiyon yerine. Tahminlere göre, neredeyse yarım milyon Amerikalıda EoE bulunuyor ve bu durumun prevalansı zamanla artıyor.
Bilim insanları henüz EoE hakkında çok fazla şey bilmiyorlar; nasıl ya da neden ortaya çıktığını tam olarak anlamıyorlar, ancak genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor. Ancak adamın hıçkırıklarının eşlik ettiği bu vaka bilinen vakalardan daha da tuhaftı. EoE’nin daha yaygın belirtileri arasında yutma zorluğu, mide yanması ve yiyeceklerin özofagusa yapışması yer alır, ki adamda bunların hiçbiri görülmemiş. Ayrıca, EoE genellikle ya çocuklukta erken teşhis edilir ya da insanların 30’lu ve 40’lı yaşlarında ortaya çıkar. Ancak bu adamın durumu çok daha ileri yaşlarda teşhis edilmiş.
Doktorlar tıbbi literatürde, EoE nedenli kronik hıçkırık vakasına dair yalnızca iki şüpheli örnek bulabilmişler. Adamın hıçkırıklarının bir olası açıklaması, EoE’nin özofagustaki hücrelerin diyaframla iletişim kuran vagus sinirine yanlış mesajlar göndermesine yol açması olabilir.
Neyse ki bu hikaye mutlu sona ulaşıyor. Doktorlar başlangıçta adama proton pompa inhibitörü (EoE tedavisinde de kullanılan) ile baclofen kombinasyonu vermişler ve bu sadece hıçkırıklarını kısmen iyileştirmiş. Ancak topikal steroid tedavisine geçildiğinde, hıçkırıklar bir hafta içinde geçmiş ve eosinofil seviyesi sağlıklı bir seviyeye düşmüş.
Doktorlar, bu vakanın bazen alışılmadık şekillerde ortaya çıkabilen bir alerji durumu hakkında dersler sunduğunu belirtiyor. “EoE’nin tipik belirtileri olmasa bile, kronik dirençli hıçkırıklarla hastaların değerlendirilmesinde ayırt edici tanı olarak düşünülmeli ve hızlı bir şekilde topikal steroid ile tedavi edilmeleri göz önünde bulundurulmalıdır,” diye yazmışlar.