Popüler Bilim

Webb Teleskopu Hubble’ın 20 Yıllık Gezegen Gizemini Çözdü

Gezegenlerin nasıl çeşitlilik gösterdiği ve evrenimizde gördüğümüz dünyalara nasıl dönüştüğü hala bilim insanları için en önemli sorulardan biri olmaya devam ediyor. Bu durum, bizim buraya nasıl geldiğimizi ve nereye gittiğimizi anlamamız için de kritik bir öneme sahip.

Yakın zamanda, bir grup bilim insanı, Webb Uzay Teleskobu’nun verilerini kullanarak 20 yılı aşkın bir süre önce bir deneyimli uzay teleskobu tarafından ortaya çıkarılan bir gizemi çözmeyi başardı. Bu keşif, gezegen bilimcilerinin evrenin en erken dünyalarının nasıl şekillendiği konusundaki bilgilerinde devrim yarattı.

2003 yılında, Hubble Uzay Teleskobu, yaklaşık 13 milyar yaşında olduğu düşünülen en eski gezegenlerden birini tespit etti. Bu keşif, ev sahibi yıldızları da henüz gençken ve gezegen oluşumunda önemli rol oynayan ağır elementlerden çok azına sahiplerken, bu tür dünyaların nasıl doğduğuna dair soruları gündeme getirdi.

Yeni araştırmada, ekip, Webb teleskopunu kullanarak, yakın bir galakside ağır elementlerden yoksun yıldızları inceledi. Bu yıldızların gezegen oluşturan diskleri olduğu ve bu disklerin bizim galaksimizdeki genç yıldızların etrafındaki disklerden daha yaşlı olduğu bulundu.

“Webb sayesinde, Hubble ile gördüğümüz şeyin gerçekten güçlü bir teyidini almış olduk ve genç evrende gezegen oluşumunu ve erken evrimi nasıl modelleyeceğimizi yeniden düşünmeliyiz,” dedi Avrupa Uzay Araştırma ve Teknoloji Merkezi’nden bir araştırmacı ve çalışmanın baş yazarı Guido De Marchi, bir NASA yayınında.

Araştırma, bu ayın başlarında The Astrophysical Journal’da yayımlandı. Ekip, Küçük Macellan Bulutu’ndaki NGC 346 adlı yıldız oluşum kümesindeki yıldızları gözlemledi. Bu yıldızlar, Güneşimizin kütlesinin yaklaşık 0.9 katından 1.8 katına kadar değişen kütlelere sahipti.

Ekibin bulguları, inceledikleri en yaşlı yıldızların bile hala gaz çekmeye devam ettiğini ve bu yıldızların etrafında diskler olduğunu gösterdi. Bu, 2000’lerin ortalarında yapılan ve milyonlarca yıl yaşında olmasına rağmen gezegen oluşturan disklerini koruyan yıldızları ortaya koyan Hubble gözlemlerini doğruluyordu. Genel olarak, bu disklerin birkaç milyon yıl sonra dağıldığı düşünülüyordu.

Sonuç olarak, ekip çalışmalarında, bu bulguların “düşük metal içeriğine sahip bir ortamda, çevreyıldızı disklerin daha uzun süre yaşayabileceğini” önerdiğini yazdı.

A star-forming region in the Carina Nebula, as seen by Webb.
Bir yıldız oluşum bölgesi olan Karina Nebulası, Webb tarafından görülmüş hâli. Görsel: NASA, ESA, CSA ve STScI

Araştırmacılar, disklerin birkaç sebeple uzun süre var olabileceğine inanıyor. Bir olasılık, ağır elementlerin eksikliğinin diskler için avantaj sağladığını ve bu sayede yıldızın radyasyon basıncına daha iyi dayanabildiğini, normalde kısa zamanda yok edilebileceklerini öne sürüyor. Başka bir olasılık ise, Güneş benzeri yıldızların geniş gaz bulutlarından oluşması ve bu yüzden bu bulutların daha uzun sürede dağılması.

“Yıldızların etrafında daha fazla madde olduğunda, akış daha uzun süre devam ediyor” dedi Elena Sabbi, Ulusal Bilim Vakfı’na bağlı NOIRLab’ın Gemini Gözlemevi’nin baş bilimcisi. “Disklerin yok olması on kat daha uzun sürüyor. Bu, bir gezegenin nasıl oluştuğunu ve bu farklı ortamlarda nasıl bir sistem yapısına sahip olabileceğinizi etkiliyor. Bu çok heyecan verici.”

Ekip, Webb Uzay Teleskobu’nun Yakın Kızılötesi Spektrograf (NIRSpec) cihazını, Küçük Macellan Bulutu’na dağılmış yıldızları incelemek için kullandı. Geçen yıl, bir bilim insanları ekibi bu cihazı yakın bir ötegezegendeki ince bulutları görmek için kullanmıştı; bu yılın başında, cihaz uzayda ilk kez görülen “Einstein Kıvrımı”nı tespit etti. Webb’in NIRSpec’i, eski uzay gözlemevlerindeki spektrograflardan farklı olarak, aynı anda 100 hedefi gözlemleyebiliyor, bu da veri toplama hızını ve dolayısıyla keşfi hızlandırıyor.

Hem eski hem de genç yıldız oluşum bölgelerine bakmak, 4.6 milyar yaşındaki kendi güneş sistemimizin kökenlerini aydınlatmaya yardımcı olabilir.

Bir yanıt yazın