Popüler Bilim

Yol Çalışmaları Sırasında Meksika’da 1000 Yıllık Piramit Bulundu!

Bazen en etkileyici keşifler, tamamen tesadüfen ortaya çıkar. Haziran ayında da Meksika’da yapılan bir inşaat çalışması sırasında, potansiyel olarak 1.000 yıllık bir arkeolojik kalıntı gün yüzüne çıktı.

Hidalgo’da, Meksika federal otoyolu 105 üzerindeki çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan bir piramidin temelleri arkeologlar tarafından incelendi. Meksika Ulusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü’nün (INAH) 5 Aralık tarihli açıklamasında detaylandırılan bu arkeolojik kurtarma projesi, bu alanın eski bir yerleşim yerine ait olduğunu gösterdi ve Hidalgo’nun dağlık Sierra Alta bölgesindeki antik insan yerleşimlerine ışık tuttu.

INAH sözcüsü açıklamasında, “Site ve anıt, dijital fotogrametrik modellemelerin geliştirilmesi için drone’lar desteğiyle detaylı bir şekilde belgelendi,” dedi.

Meksika’nın Kültür Bakanlığı’nın INAH aracılığıyla Hidalgo’da yürüttüğü kazı çalışmaları, ayrıca beş “sektör” ve en az on arkeolojik höyük ortaya çıkardı. Bu yapılarla birlikte, arkeologlar, seramik, deniz kabuğu, taş eserler, kireç zeminler, odun kömürü, toprak ve karbonlaşmış odun dahil olmak üzere 155 örnek topladı. Bu örnekler, önümüzdeki aylarda laboratuvar analizleriyle daha ayrıntılı bir şekilde incelenecek.

INAH arkeologları, kompleksin, klasik sonrası dönemin (650-950 CE) ve geç klasikal döneminin (1350-1519 CE) arasına tarihlendiğini, yani Avrupalılar Meksika’ya ulaşmadan öncesine dayandığını belirtti. Kompleksin, bağımsız kalan ve güçlü Aztek İmparatorluğu’ndan bile bağımsız olan küçük bir yerli krallık olan Metztitlan ile ilişkili olabileceği öne sürüldü.

Arkeologlar, metsite özellikle San Miguel adıyla anılan bir ön-Hispanik yerleşim yerinin parçası olduğunu, modern San Miguel Metzquititlán kasabasına yakınlığı nedeniyle bu adı aldığını belirttiler. San Miguel Metzquititlán, günümüzde Metztitlán Kanyonu adlı koruma alanının bulunduğu Sierra Alta bölgesi içinde yer alıyor. INAH’a göre, burada 14.000 yıl öncesine dayanan insan aktivitelerine dair bazı kanıtlar bulunuyor.

“Ayrıntılı incelemenin” ardından, INAH arkeologları arkeolojik kompleksi yeniden gömdüler. Bu, bir miras alanını uygun şekilde yönetmek için yeterli kaynak olmadığında sıklıkla kullanılan bir koruma yöntemidir. INAH, yapılar tamamen gömülmeden önce, arkeolojik kalıntıları ve diğer tarihî alanları korumak için taş veya toprak gibi malzemelerle entegre edilmiş geçirgen bir dokuma malzemesi olan jeotekstil ile yapıları koruduklarını belirtti. Son koruma önlemi olarak çalışanlar, gömülü sit alanını yol çalışmasından daha fazla korumak için şimdi bir taş duvar inşa ettiler.

Her ne kadar önemli bir tarih parçasının tekrar toprağın altında kalması üzücü olsa da, tarihin bu önemli parçasını yerinde korumak en iyisi. Yüzeyin üstünde korunan numunelerin laboratuvar analizlerinden ne sonuçlar çıkacağı ise zamanla ortaya çıkacak.

Bir yanıt yazın