
2024, tarihin en sıcak yılı olma yönünde ilerliyor.
Küresel ısınma, 2024 yılında dünya genelinde etkisini daha önce hiç olmadığı kadar sert bir şekilde göstermeye başladı. World Weather Attribution (WWA) raporuna göre, bu yıl kayıtlara geçen en yüksek sıcaklık seviyesine ulaşma yolunda ilerliyor. Endüstri öncesi sıcaklıklarla kıyaslandığında 1,54 dereceye kadar varan artış, sadece termometrelerde değil, aşırı hava olaylarının sıklığında da kendini gösterdi. Bu durum, iklim değişikliğinin insan yaşamı üzerindeki ciddi sonuçlarını yeniden gündeme getirdi.
WWA’nın raporu, 2024’te meydana gelen hava olaylarını inceleyerek 219 aşırı hava olayını “kritik tetikleme kriterleri”ne uygun olarak kaydetti. Bu olayların büyük bir bölümünde doğal iklim döngüsü olan El Niño etkili oldu. Ancak rapor, iklim değişikliğinin çoğu olayda El Niño’dan daha etkili olduğunu ortaya koydu. Özellikle Amazon bölgesinde yaşanan tarihi kuraklık, bu duruma dair en çarpıcı örneklerden biriydi.
Bu yılın dikkat çekici etkilerinden biri, tehlikeli sıcak günlerin sayısında yaşanan artış oldu. Ortalama olarak, 41 ek sıcak günün kaydedilmesi, dünya genelinde sıcak hava dalgalarının yol açtığı ölümlerde artışa neden oldu. Ayrıca, daha nemli atmosferlerin ağır yağışlara yol açması sonucu oluşan seller de raporda yer aldı; incelenen 16 sel olayından yalnızca biri iklim değişikliğiyle ilişkilendirilemedi.
Kritik ekosistemler üzerindeki yıkım
Dünya genelinde iki önemli ekosistem, 2024’te iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine maruz kaldı. Amazon yağmur ormanları ve dünyanın en büyük tropikal sulak alanı olan Pantanal, şiddetli kuraklıklar ve orman yangınları nedeniyle büyük biyolojik çeşitlilik kaybı yaşadı. Amazon, atmosferden karbon dioksit emerek ve okyanus akıntılarını düzenleyerek küresel iklim dengesinin korunmasında kritik bir rol oynarken; Pantanal, bölgede sel kontrolü sağlamakla birlikte on binlerce canlı türüne de ev sahipliği yapıyor.
Bu iki bölgedeki olumsuz etkiler, sadece çevresel zararlara neden olmakla kalmadı, aynı zamanda yerel ekonomiler üzerinde de ciddi baskılar oluşturdu. Örneğin, Pantanal’daki yangınlar, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini olumsuz etkileyerek küresel ekonomik zinciri zayıflattı. Uzmanlar, benzer olayların yalnızca biyolojik değil, ekonomik bir tehdit olarak da algılanması gerektiğini vurguluyor.
WWA’nın raporu, gelecekteki riskleri azaltmak için 2025 yılına yönelik bir dizi çözüm önerisi sundu. Fosil yakıt kullanımından hızla vazgeçilmesi, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve iklim değişikliği sebebiyle etkilenen bölgeler için finansman sağlanması, bu öneriler arasında yer alıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı eksiklikleri ve mali yetersizlikler, bu bölgelerin iklim krizine karşı savunmasızlığını artırıyor. Dolayısıyla, uluslararası iş birliği ve kaynak paylaşımı önümüzdeki yıllar için hayati bir önem taşıyor.
İklim değişikliği artık yalnızca bir çevre sorunu değil, aynı zamanda küresel güvenlik ve yaşam kalitesini tehdit eden bir kriz haline gelmiştir. Sonuç olarak, 2024 yılı, daha sık ve şiddetli hava olaylarının görüldüğü, insanlığın iklim değişikliğiyle mücadelesinde önemli bir dönemeç olmuştur. Bilim insanları, bu olumsuz gidişatı durdurmanın yalnızca hızlı ve kararlı adımlarla mümkün olabileceğini savunuyor.